Millet olabilmenin şartlarından birisi ülkü birliğidir. Bunu ilkokulda dördüncü sınıfta öğrenmiştik.
Milletlerin dostları ve düşmanları vardır.
Milletlerin ülkü birliklerinde dost ve düşmanlarının kayıtları vardır.
Kayıtlar hafızalara oldukça derin kazınmıştır.
Tarih kazmıştır!
Acılar, kederler, işgaller, katliamlar kazmıştır hafızalara dost ve düşmanları; kolay silinmezler!
Acıların, kederlerin yeniden yaşanmaması için hazır olmaya, gelecek nesillere bilgileri geçmeye ve onların da hafızalarına kazmaya bilinçlenmişlik denir!
Gücünüzü, dengenizi, bilincinizi kaybederseniz; gelişen olaylarda bilgi ve duruşunuzdan taviz verirseniz bu düşmanlarınızın istediği yumuşak seviyeye yani yutulacak seviyeye gelmişsiniz demektir. Bölünüp, parçalanmaya hazır olun o zaman!
Milletimizin bilinçlenmesi düşmanlarınızın hiçbir zaman isteyeceği bir şey değildir. Çünkü bilinç toplumu kenetler, birbirine sımsıkı bağlar.
Devlet kurmanın şartı milliyetçilik bilincidir.
Devleti yaşatmanın şartı da milliyetçilik bilincidir.
Düşmanların yürüttüğü zayıflatma işlemlerinin oluşabilmesi için milliyetçilik fikrinin öldürülmesi ve ayaklar altına alınması gerekir.
Osmanlı boyunca emperyalist güçler bu işlemleri başarıyla sürdürerek, Osmanlı’yı parçalamışlardır. İşgal etmişler, Ermenilere, Rumlara katliamlar yaptırmışlardır.
Ermeniler Türk Milleti’ne düşmanlıklarını emperyalist ülkelerle birlikte oluşturdukları soykırım yalanı ve kurdukları terör örgütleriyle sürdürmektedirler.
Türk Milleti bunlar karşısında ne yapmaktadırlar; hiç!
Oturmuş bekliyoruz.
Arada sırada birkaç aydınımız cevap veriyor, Türk Milletinin haklılığını kanıtlıyor, dünyaya haykırıyor ama hepsi o kadar!
Milli refleksimiz ve direncimiz yok!
Aksiyonlar karşısında çözüm üretemiyoruz!
Genç nesillere, kuşaklarımıza, yarın ülkemizi bırakacağımız nesillere bilgi ve haklılığımızı geçecek eğitimler veremiyoruz!
Ermeni katliamlarını bilmeyenlere, dünya kamuoyuna, genç nesillerimize anlatabilecek anıt bile yapamadık, yaptırmadılar. Yüz binlerin Ermenilerce katledildiği Doğu Anadolu’da bir tane anıtımız yok!
1915 – 1918 yılları kapkara yıllar!
Dedelerimiz kendi vatanlarında işgal edildi ve katledildiler.
Aynı katliamlar kripto ermeni çetelerince yeniden bu millete yaşatıldı.
Adalet sistemimiz çalışmadı, çalıştırılmadı. Cezalarını kesemedi!
Devlet; Meclisimize soktu, elebaşına elçiler göndererek akıl aldı, yol haritası belirledi.
Ermeniler ise düşmanlıklarını, kinlerini psikopatça her ortamda sürdürmektedirler.
Ermenilerce dedeleri katledilmiş bir insan olarak; işgalden kurtulduk diye yapılan eğlencelere üzüntü ve acıyla bakıyorum!
Türk Ordusu’nu silahsız, ayakkabısız, çorapsız, ekmeği yemeği olmadan toparlayarak bir Kurtuluş Savaşı veren ve kazanan Atatürk ve silah arkadaşlarının adları bile ortada yok!
Şehitlerimizin ve gazilerimizin yarın ahrette nasıl yüzlerine bakacağız, sorarlarsa ne diyeceğiz, yüzümüze bakmazlarsa nasıl davranacağız; bilen varsa bana da anlatsın; ben de eğleneyim!
ne yazıkki günümüzde hala tarihimizi bilmeyen bu toprakları kanı,canı onuru pahasına onca genç çoluk çocuk yaşlı ihtiyar şehit olmaktan ziyade önce vatan diyerek ölüme atılmasını bilmeyen gafiller var..... vatan bölmeyi kar sayan elinde kalanlarla da buna da çok şükür diyenler size ne diyilirkiiiiiiii......?