Daha önceki üç sayımızı “Bayram” ismi ile çıkarmıştık.
Bu sayıdan itibaren ismimizi, Erzurum’un kurtuluş günü kabul ettiğimiz “12 Mart” ı sembolize ederek, bu isimle çıkardık.
Bundan sonra çıkaracağımız gazetelerimizin adı da “12 Mart” olacak.
Erzurum’un kurtuluşuna, daha doğru ifadeyle, Erzurum’un içerisine düştüğü kalkınamama sarmalından kurtuluşuna bir nebze çare üretebilmek amacına gönderme olacak “12 Mart” ismi…
Bu sayımızda ağırlıklı olarak, tehcirin 100. Yılı nedeniyle, Ermeni nüfusun yerlerinin değiştirilmesi, öncesinde ve sonrasında Ermeni terör örgütleri önce “Hıncak”, akabinde “Taşnak” ve içerdeki işbirlikçilerinin Müslümanlara uyguladıkları mezalim ve katliamları işledik…
Elbette, öteden beri,” bizim geçmişi sürekli kaşıyarak intikam alma duygumuz hiç olmadı.”
Bu necip Türk Milletinin bir karakteri, hususiyetidir.
Ermenilerin bir kısmı, bilhassa “Ermeni Diasporası”, yüz yıldır anlamsız bir intikam hissinin pençesinde kıvranıp durmaktadır.
Tabii buradaki asıl mesele intikam almanın ötesinde, hayalini kurdukları, Büyük Ermenistan Devletini kurmaktır.
Bu hayalin bir parçasında bizim de içerisinde yaşadığımız coğrafya yer almaktadır.
Adı üstünde “hayal…”
Ebedi olarak ta hayalin ötesine geçemeyecek…
Gerçi Ermeni milletine mensubiyet duyanların ekseriyeti, bu hayali bırakıp, Türkiye ile iyi komşuluk kurabilmenin çabasındadır.
Realite de bu olmalıdır.
Bizim Ermeni mezalimleri mevzusunu işlememizin temel düşüncesi de, Ermeni Diasporasının tek yanlı ve maksatlı propagandalarına bir cevap niteliğindedir.
Yoksa bizim yüzyıl önce yaşanmışları durmadan kaşıma gibi “anlamsız iş” imiz olmaz…
Dediğimiz gibi, 12 Mart ismine atfen buradan Erzurum’un kalkınabilmesine bir katkı, bir çare olabilecek bir öneriyi, ilgililerine sunmak istiyorum;
Erzurum dahil, Doğu Vilayetlerinden (Ağrı, Kars, Ardahan, Iğdır, Muş, Van, Bingöl, Bayburt, Bitlis, Tunceli, Erzincan) yaşayan her kesimden, “hiçbir şekilde vergi alınmasın, sgk primi alınmasın…”
Alın size bölgeyi kurtaracak, bölgede göçü önleyecek reçete…
Öyle afaki bir öneri değil bu.
Ayakları yere sağlam basan bir teklif.
Zira devlet bunu yaparken, sadece, %1,5 vergiden, %0,5 sgk priminden vazgeçmiş olacak.
O kadar…
Ama bölgeye getireceği sinerji ve moral bunu kat kat telafi edecek.
İnsanlar bu zor coğrafyada yaşamalarına geçerli bir gerekçe koyacak.
“Burada yaşıyorum çünkü devlet benden vergi almıyor, prim almıyor…”
Bir dahaki sayıya kadar her kesim bu teklifimizi dikkate almalı, dillendirmeli.
Pişirmeliyiz bu konuyu.
Hep beraber.
İşimiz, aşımız için…