Hayat akıp, akıp gidiyor. Bir bakıyorsunuz Cuma, gözünüzü kapatıp, açıp bir bakıyorsunuz yarın Cuma! Avucunuzda tutamadığınız kaygan, buharlaşan, geri dönmeyecek olan aslında zamanın ta kendisi, stoku yok, tekrarı yok; gitti mi gidiyor!
Diğer bir zamanın törpüsü de meşgaleler, magazin işleri, felaketler, depremler, salgınlar, savaşlar! İşgaller! Acı, gereksiz! Milyonlarca şahitli, şahitsiz hatıra bırakan, zalim, ölümlere sebep olan! Dostların, savaşa uzak olanların, öldürülenlerin yakınlarına uzak olanların umursamazlığı; başka türlü bir derinlikte acı veriyor!
Vatanda zaman gibi; kıymetini bilmeniz, bilinçli olmanız ve sorumluluk almanız, anı değerlendirmeniz gerekiyor; yoksa bir bakıyorsunuz; hop emperyalist ülkeler işgal etmişler!
Türkiye yedi düvel tarafından işgal edildi! Hasta adamdı, kadavrasından onlarca devlet kuruldu!
Hasta adam ayaklandı, yürüdü, koştu! Emperyalist ülkelerin kapitalizm hastalığı muhakkak ki sömürmek, kullanmak, kan emmek için dişini geçirmek, büyük bir lokma yutamadığı için parçalamak stratejisi üzerine programlanmış! Bu parçalama işini milletleri ırklara, İslam’ı mezheplere bölerek, daha sonra tarikatlara, cemaatlere bölerek, bir diğerini ötekine öteleterek, düşman ederek yapıyor!
Dini niye ve nasıl kullanıyorlar derseniz; kendi dilinde kitabı Kuran’ı okumadığı, emrolunduğu gibi düşünmediği, anlamaya çalışmadığı için insanlar birbirlerine düşman ediliyor ve bölünüyorlar! Taklidi iman, taklidi ibadet, güçlü ait olma ihtiyacı, aidiyetle övünme, birilerinin motive etmesi, dolduruş yapması ve nihayet şahsi çıkarlar, kariyerde yükselme hırsı; insanları tarikatlara, cemaatlere, mezhep kavgalarında öteleştirmelere yönlendiriyor!
Geçimleri başka ülkelerin varlıklarını çalmak üzerine kurulu! Duygulara yer yok, acıma, pişmanlık yok, sadece sömürme, duygu sömürüsü, timsah gözyaşları var! Bir de tarihe damlayan, üzüleni olmayan mazlumların kanlı gözyaşları!
Erzurum düşman işgalinden 12 Mart günü Türk Ordusu’nun Erzurum’a girmesiyle kurtuldu!
Muhteşem bir Komutan Atatürk başka bir cephede aracı ve gereci, silahı, mermisi yok denecek kadar az olan inanmış muhteşem askerleri!
O işgali yaşayan insanları birinci ağızdan dinledim!
Dadaştılar; kadını erkeği! Koskocaman yürekleri ve bağımsız yaşama davaları vardı!
Duaları vardı; Yarabbi; vatanımıza düşman postalı bastırma, Yarabbi; bizi düşman kılıcıyla terbiye etme! Âmin, daha büyük bir coşku, azim ve inançla âmin, âmin, âmin!
Emperyalist ülkeler için gözyaşının, hakkın, adaletin bir kıymeti olmadığını anladım!
1- Bir kere daha anladım ki; vatanımızda bağımsız yaşamak için bilinç ve her ferdin tek tek sorumluluk alması gerekiyor!
2- Ve bir kere daha anladım ki; vatanımızda bağımsız, risksiz yaşamanın yolu; güçlü olmanın yolunun üretmek, üretmek için çalışmak bilinci ve her ferdin buradan tek tek sorumluluk alması gerekiyor!
3- Ve bir kere daha anladım ki; vatanımızda bağımsız yaşamanın yolu; eğitimli, donanımlı, bilgili olmaktan, bilgi konusunda bilinç oluşturmaktan geçiyor ve her ferdin ayrı ayrı bilinçlenmek sorumluluğu taşıması gerekiyor!