Erzurumspor'un efsanevi başkanlarından Cemal Polat anlatmıştı da o zaman çok dikkat etmemiştim. Pelit Meydanındaki ofisine 2010 yılının son aylarında ziyaretine gittiğimde Erzurum'un giderek yabancılaştığına dikkat çekmiş ve ''Geçen gün tek başıma Lalapaşa'ya kadar yürüyüş yaptım. Orada ayakkabılarımı boyattıktan sonra yine tekrar yürüyerek ofise geldim. Bu gidiş gelişim esnasında sanıyorum yolda sadece 2 kişiyi tanıdım ve sadece onlarla selamlaştım. Döndüğümde anladım ki Erzurum'da insan profilinin, bir hayli değişmiş ve şehrin yerlileri olan bizlere bir hayli yabancılaşmış olduğunu farkettim''demişti.
***
Buna benzer bir şeyi de bugün yaşamını Aydın'da sürdüren emekli Biyoloji öğretmeni arkadaşım Vahit Saraçoğlu'dan da duymuştum. Erzurum'da eşi dostu çok olan Saraçoğlu ile caddede bir baştan bir başa giderken sağa sola selam vermekten yorulduğunu bilirim. Aynı Saraçoğlu, geçen yıl Erzurum'a gelmiş ve büroma ziyarette bulunmuştu. Vahit hoca, ''Erzurum'da tanıdığım kimse kalmamış. Selam verecek, selam alacak adam kalmadığına göre, daha benim Erzurum'da hiç işim olmaz!''demişti.
***
Tam bunları dün dostum Hayati Bilge'nin bürosunda yazarken, Erzurumpor'un efsanevi topçularından, son zamanlarda Ekspres Gazetesi'ndeki nefis köşe yazıları ile dikkatleri çeken Abdüsselam Gökçan ile başka bir konu için telefonla konuşuyordum. Sanki o an bu konuda bir şeyler yazdığımı anlamış olacak ki, ''Bu şehirde 20 sene önceki anılarımızı paylaşacak kimse kalmadı'' diyordu ve şehrin kabuk değiştirdiğine dikkat çekiyordu.
Mahalle ve cadde kültürünün de hızla yokulduğunu tesbit ettiğini belirten 'sivri dilli' Abdüş, ''Erzurum bitmiş'' diye ekliyordu.
***
Adına ister fesatlık deyin, ister başka bir şey. Erzurum'da profilin değiştiğine, bir takım güzellikleri kaybettiğine dair bir örneği de Havaalanlarında ve seyahat ettiğimiz uçaklarda görüyoruz.
Bundan çok değil, 10 yıl önce İstanbul'dan Erzurum'a geleceğimiz zaman kimseyi arayıp, ''Gel beni havaalanından al' demezdik! Çünkü uçakta mutlaka kendisini alacak arabası olan bir tanıdığımız, dostumuz olurdu. Onun sayesinde şehire ulaşımımız sağlanırdı. Sizin de dikkatinizi çekiyormu, bilmem. Artık bindiğimiz uçaklarda tanıdığımız kimse olmuyor. İlaç için bir tane bile selam vereceğimiz, birisi olmuyor!
Moda deyimiyle 'demografik yapı'nın değişip değişmediğine ilişkin merakı olanlar varsa AVM'de bir tur atması bile yeter de artar bile!
***
Duvara çöp sokun. Bugün siyasete bulaşmamış ender yazılarımdan biri olan bu yazıyı Emin Doğan'ın 'Kalabalıklar içinde yalnızlık' şiirinden son bir mısrası ile bitiriyorum:
Meğer aydınlıklar ne kederlerle
Meğer kalabalıklar ne yalanlarla doluymuş.
Şimdi aydınlıklar içinde karanlıkta,
İnsanların içinde yalnızlıkta yaşıyorum!