2014 dünya Kupası’nı seyrediyorum!
Niçin Orada Değiliz!
Maçlar elbet heyecanlı, organizasyon buradan baktığımızda güzel görünüyor!
Türk Milli Futbol Takımı’nın olmamasına üzülüyorum!
“Biz niçin orada değiliz” sorusuna her uzmanın kendince cevabı vardır elbette!
Aslında cevap bir tanedir; profesyonel yönetime sahip değiliz!
Türk Futbolu profesyonel çizgide değil!
Futbolcularımız dünyanın çeşitli ülkelerinde şahsi olarak oldukça başarılılar! Ter döküyorlar, gurur duyuyorum!
Avrupa’nın zorlu liglerinde top koşturan futbolcularımız aynı zamanda şahsi olarak da seviliyorlar! Bu duruma bir Türk olarak “işte biz buyuz” diyorum!
İş Milli Takım’a gelince iş değişiyor; beklediğimiz başarı bir türlü gelmiyor!
Profesyonel yönetilemeyen Milli Takımımız; sıklıkla çareyi antrenör değişikliklerinde arıyor!
Ya dışarıdan hoca getirip milyonlarca doları çarçur ediyoruz, çöpe atıyoruz; ya birilerinin adamını getiriyoruz! Kimseler alınmasın ama dışarıdan ben öyle görüyorum!
Ekip olamıyoruz, getirdiklerimiz ekip ruhu yerine “ben” odaklı!
Oysa başarı her zaman her yerde “ekip” işidir!
Ersun Yanal Hoca’nın başarısız olduğunu kim söyleyebilir? Bir futbolcuyu niye oynatmadı diye Milli Takım’dan kovmadık mı? Bu durum kötü bir örnektir! Hidink’e yaklaşık 30 milyon avro vermek gibi!
Neden antrenörlerle başarıya odaklı anlaşma önerilmiyor! Para nasılsa milletin ver gitsin; biri olmazsa başka biri! Ne acı!
Ekip ruhu, iyi niyetli eleştiriye açık olmak çok mu zor?
Öz eleştiri yaptığımızda görüyor ve söylüyorum; daha profesyonel değiliz!
Ülkelerin Milli Marş Heyecanları!
2014 Dünya Kupası maçlarını izlerken başta Şili olmak üzere birçok ülkelerden maçlara gelmiş taraftarların milli marşlarını okurken heyecanlarının, bayrak sevgilerinin göğüslerinden yükseklere nasıl tırmandığını görüyorum!
O ne heyecan, o ne sevgi?
Bayrak ve istiklal marşları sevgilerini, saygılarını gördüğümde içimde bir burukluk hissettim!
Milli marş böyle okunmalı, böyle sevilmeli!
Kimliğini kaybetmeden başkalarını sevmek, başarılarının adına sevinmek ve örnek almak; ne güzel!
Nezaketli, erdemli sporu, müsabakayı, dünyayı küçültüp birleştiren, heyecanlandıran ve asla üzmeyen, bölmeyen, ötelemeyen işleri takip etmeği seviyorum!
FİFA’ya bir öneri!
Futbol maçları sırasında rakip futbolcu tarafından kasıtlı hareketle sakatlanan ve değiştirilmek zorunda kalan takımın, üç yerine dört oyuncu değişikliği hakkı olsun!
Oyuncusu rakip tarafından sakatlanarak değişiklik hakkını zorunlu kullanan takım maçta avantajını kaybetmiş olabilir!
Kötü bir örnektir ama farz edelim ki; takım bütün gol ümidini A futbolcusuna bağlamış! Rakip bir oyuncusunda sarı ya da kırmızı kartı göze alarak A’yı sakatlıyor!
A futbolcusunun oynadığı takım avantajını yitirmiş oluyor!
FİFA’nın bu durumu görebilmesi bence uzun sürmeyecektir!