“İkiyüz yıldır siz dışarıdan biz içeriden uğraşıyoruz ama hâlâ Osmanlı’yı yıkamadık.” Rivayet olunur ki bu söz, Osmanlı’nın önemli sadrazamlarından Keçecizade Fuat Paşa’ya aittir ve yine rivayet odur ki Fuat Paşa bu sözü bizzat Napolyon’a söylemiştir.
Öyle midir değil midir bilemeyiz, lâkin o tespit doğrudur.
Osmanlı, dışarıdaki düşmanların yanı sıra içerideki işbirlikçi hainler tarafından da ne yazık ki arkasından hançerlenmiştir.
O tabiri ben de hiç hazzetmem ama neylersiniz ki tekrarlamak zorundayız:
“Tarih tekerrür ediyor”
Rahmetli Akif, “…İbret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi?” diye sormuş ama nafile…
Tarih, ha bire tekerrür edip duruyor işte…
Parti mi kuracak yoksa, yandan kurulan bir partiye mi destek verecek, hâlâ bu hususta kimse bir şey bilmiyor, lâkin Abdullah bey, sanki de ana muhalefet partisi lideriymiş gibi şimdilerde siyaset arenasına çıktı ve birbirinden ilginç demeçler vermeye başladı.
Misal; Gezi’yi kutsayan açıklamalar ona ait, ya da “Kürt meselesi artık uluslararası bir sorun oldu” cümlesi!
Besbelli ki Abdullah bey, dış kamuoyuna oynuyor, onlara diyor ki, “…bakın ben burada sizin ülkemize karşı planladığınız her türlü oyuna bilerek ve dileyerek arka çıkabilir, sizin adınıza badygardlık bile yapabilirim. Olmadı sizi çok rahatsız eden ve bizim hükümetin ‘FETÖ’cü terör örgütü’ dediği ve baştan sona sizin eseriniz olan o yapıyla devleti barıştırabilirim.”
Anladık, Tayyip Erdoğan’dan nefret ediyor, yine anladık ki Abdullah bey nezdinde AK Parti tukaka…
Kendisi başa geçip Türkiye’yi yönetme sevdasında, bunu da anlayabiliyoruz.
İyi de Abdullah bey, bunları sütre arkasına sığınarak kenar bucak niye söylüyorsunuz ki?
Çıkın ortaya ister siz bir parti kurun isterseniz ya Ahmet’in ya da Ali’nin dükkânında tezgâh açın…
Abdullah bey, sakın yanlış anlamayın, bu fakir sizden Tayyip Erdoğan’ı öven açıklamalar yapmanızı istemiyor, bilakis sizin adalet dairesinde kalarak vicdanları kanatmayacak çıkışlar yapmasını bekliyor.
Abdullah bey, bugün mesaj vermeye çalıştığınız o dış kamuoyu da adı gibi biliyor ki, Tayyip Erdoğan istemeseydi, siz değil cumhurreisi, o makamda kâtip bile olamazdınız.
Paravanın arkasına geçmişsiniz oradan bu tarafa sallayıp duruyorsunuz.
Ses sizin, görüntü sizin ama sanki Soros konuşuyor!
Ne yani 15 Temmuz kanlı kalkışmasıyla al aşağı edilemeyen Tayyip Erdoğan yerli aparatlar eliyle mi düşürülsün?
Abdullah bey, akıl hocanız kim bilmiyorum yahut da muradınız ne…
Fakat görebildiğim kadarıyla yanlış zamanda ve yanlış yerde duruyorsunuz…
Hani bazı yılışık ve şerefsiz yalakalar var, neredeyse Tayyip Erdoğan’ı peygamber mesabesinde gören…
İnanınız ki Abdullah bey, onları dinlerken nasıl ki midem bulanıyorsa sizin şu son çıkışlarınızda da aynı kramplar girdi mideme…
Bu ülkede aklı başında hiç kimse Tayyip Erdoğan’ı “melek”, karşısında olan herkesi de “şeytan” olarak görmüyor.
Ve fakat Abdullah bey, sizin bu, bir maksada matuf çıkışlarınız göstermektedir ki, iyi ki bu ülkenin başında bir Tayyip Erdoğan var, yoksa başımızda sizin de kayıtsız şartsız itaat edeceğiniz bir okyanus ötesi meczup olacaktı.
İster inanın ister inanmayın, ilk seçimde artık AK Parti’ye oy vermeyecektim.
Değişsin istiyordum…
Lâkin ne zaman ki Abdullah beyin bu çok manidar değerlendirmelerini okudum, anladım ki bu ülke üzerine kurulan oyunlar tam gaz devam ediyor.
Dün başka aktörler ve figüranlar vardı, şimdi başka figüranlar devrede…
Abdullah bey sizden müştekiyim:
Bana AK Parti’ye oy vermeme zevkini yaşatmadığınız için…
Mehmet Emin Öz, istersen sen de buradan kendine bir paye çıkararak diyebilirsin ki, …“bakın Mehmet Şener bile bizim Erzurum’daki çalışmalarımız sayesinde hâlâ AK Parti’ye oy vereceğini söylüyor.”
AK Parti benim gönlümü fethettiği için değil, öbürleri o kadar kötü ki bu yüzden ihsas-ı reyde bulunuyorum.