Erzurum’da tartıştığı eşi B.U.’yu “Evi terk edersen anneni de seni de öldürürüm” diye tehdit ettiği iddiasıyla tutuksuz olarak yargılanan İ.U., 5 ay hapis cezasına mahkum oldu.
Cumhuriyet Savcısı tarafından hakkında 2 yıl hapis istemiyle hazırlanan iddianameye göre Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanan iki çocuk babası 39 yaşındaki İ.U., eşi 38 yaşındaki B.U. ile ailevi sorunlar nedeniyle tartıştı. Öfkeli koca İ.U, Palandöken ilçesindeki evlerinde yaşanan tartışma sırasında annesinin evine gideceğini söyleyen B.U.’yu “Evi terk edersen anneni öldüreceğim” sözleriyle tehdit etti. Kocası tarafından öldürülmekle tehdit edilen B.U., savcılığa giderek eşi İ.U.’dan şikayetçi oldu. Bunun üzerine başlatılan soruşturmanın ardından İ.U. hakkında Sulh Ceza Mahkemesi’nde 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Eşini tehdit etmek suçundan açılan davada “Ailevi sorunlarımız nedeniyle bir süre önce psikolojik tedavi görüyordum. Eşimle tartıştık. Kendisine tehdit içerikli sözler sarf ettiğim için özür dilerim. Pişmanım” diyen İ.U. hakkında mahkeme emsal niteliğinde bir karar aldı.
Mahkeme öfkeli koca İ.U. hakkında TCK’nin 106/1, 53/1 maddesi kapsamında eşi B.U.’yu “Evi terk edersen anneni öldüreceğim” diyerek “tehdit” suçunu işlediği gerekçesiyle 5 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti gerekçeli kararında şu görüşlere yer verdi:
“Sanık kocanın üzerine atılı suçu tehdit suçudur. Tehdit, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının mağdura bildirilmesidir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vukuu bulabilecek bir kötülüğün gerçekleşeceği gibi gösterilmesidir. Bir tehlike suçu tehdidin itin ciddi olup olmadığı hususu ise tehditli içeren sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre değil. Tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre tehdit edici sözlerin gerçekleşme olasılığı etkenler gözetilerek mahkemece değerlendirilecek olgusu bir sorundur. Tehdit suçunun oluşması için özel kast aranmaz. Eylemde suç işleme genel kastının bulunması yeterlidir. Yine eylemin belli bir saik ile işlenmesi da aranmaz. Eylemin bilerek ve isteyerek yani irade edilerek işlenmesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir.”
Cumhuriyet Savcısı tarafından hakkında 2 yıl hapis istemiyle hazırlanan iddianameye göre Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanan iki çocuk babası 39 yaşındaki İ.U., eşi 38 yaşındaki B.U. ile ailevi sorunlar nedeniyle tartıştı. Öfkeli koca İ.U, Palandöken ilçesindeki evlerinde yaşanan tartışma sırasında annesinin evine gideceğini söyleyen B.U.’yu “Evi terk edersen anneni öldüreceğim” sözleriyle tehdit etti. Kocası tarafından öldürülmekle tehdit edilen B.U., savcılığa giderek eşi İ.U.’dan şikayetçi oldu. Bunun üzerine başlatılan soruşturmanın ardından İ.U. hakkında Sulh Ceza Mahkemesi’nde 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Eşini tehdit etmek suçundan açılan davada “Ailevi sorunlarımız nedeniyle bir süre önce psikolojik tedavi görüyordum. Eşimle tartıştık. Kendisine tehdit içerikli sözler sarf ettiğim için özür dilerim. Pişmanım” diyen İ.U. hakkında mahkeme emsal niteliğinde bir karar aldı.
Mahkeme öfkeli koca İ.U. hakkında TCK’nin 106/1, 53/1 maddesi kapsamında eşi B.U.’yu “Evi terk edersen anneni öldüreceğim” diyerek “tehdit” suçunu işlediği gerekçesiyle 5 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti gerekçeli kararında şu görüşlere yer verdi:
“Sanık kocanın üzerine atılı suçu tehdit suçudur. Tehdit, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının mağdura bildirilmesidir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vukuu bulabilecek bir kötülüğün gerçekleşeceği gibi gösterilmesidir. Bir tehlike suçu tehdidin itin ciddi olup olmadığı hususu ise tehditli içeren sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre değil. Tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre tehdit edici sözlerin gerçekleşme olasılığı etkenler gözetilerek mahkemece değerlendirilecek olgusu bir sorundur. Tehdit suçunun oluşması için özel kast aranmaz. Eylemde suç işleme genel kastının bulunması yeterlidir. Yine eylemin belli bir saik ile işlenmesi da aranmaz. Eylemin bilerek ve isteyerek yani irade edilerek işlenmesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir.”
Editör
Son Güncelleme: 29.10.2013 14:27
