Yakarsa; o zalimin adı Neron ’dur!
Bir ağaç ile bir yudum akarsuyu yanyana bulup altına oturamazsanız bilmem ki derdinizi kime anlatabilir, içinizi kime dökebilirsiniz? Sırrınızı başka kim saklayabilir ki bir ağaç ve bir yudum sudan başka?
“Kişioğlu ağaca benzer. Ne denli ışığa ve yükseğe çıkmak isterse o denli kök salar yere, aşağılara, karanlığa, deliliğe, kötülüğe” diyen Nietzsche, bugün yaşasaydı kaç kişisel gelişimci veya siyasetçi tarafından aforoz yerdi?
Bin muhteşem şarkının nağmesinde bir ormanın sessizliğinin nağmesini bulmak belki de imkânsızdır. Bütün teknikler bir araya getirilebilse; ağaçların su üzerindeki tutucu, su çekici, dağları heyelandan koruyucu etkisini başka bir şeyde bulamazsınız!
Ormansız vatan, vatan değildir!
Vatan sevgisi olmayan yaratık da insan olamaz!
Yakmayın!
Ve ormanlardaki “sessizliğin erkini*” (*erk=güç) Carlos Casteneda kadar anlatabilirsiniz, belki ondan daha da iyi ifade edebilirsiniz, ormanlardaki sessizliğin erkini! Ancak eser miktarda dahi sessizliğin erkini hissetmemişseniz, dokularınıza kadar sirayet etmemişse o eşsiz erk, ormanların gümbürtüsünü ihtimalen duymadınız daha önceleri!
Arif Nihat’ın dallarının semaya uzanarak dua ettiği o ağaca eğer daha önce bakmadınızsa; ağaçlara iyi bakın, dallarıyla, budaklarıyla başları yukarılarda; ümitleri semada, avuçlarını açmış, belki de sizin için yalvarıyorlar!
Ya ah etseydiler; ya edebilseydiler; arş titremez miydi?
Ya o ağaçların gövdeleri olmasaydı; nasıl barınırdı, deden, neyle mezarına taşınabilirdi ninen?
Yakma!
Ormanlar sessiz kulların mekânları! Onlar ağaçlar kadar ağaçlar onlar kadar değerli!
“Bir ağaç bir kuşa nerelisin diye sormaz, yalnızca şarkısına eşlik eder” demiş, Halil Cibran. Ağaçlar olmalı kuşların şarkılarına eşlik edecek! Ağaçlar yaşamalılar ki kuşlar şarkılar söylesinler. Kuş cıvıltılarının olmadığı dünya ne kadar hor ve karanlık!
Etmeyin!
Bir ağaç ile bir yudum akarsuyu yanyana bulup altına oturamazsanız; bilmem ki derdinizi kime anlatabilir, içinizi kime dökebilirsiniz? Sırrınızı başka kim saklayabilir ki bir ağaç ve bir yudum sudan başka?
Olmasın emperyalizmin birkaç nimeti; dünya varlığı ise talanını bekleyen aptal malı! Kıymayın ormanlarımıza, madenler, lüks oteller, para olmasın, ağaçsız neyin kıymeti olabilir ki?
Devletimin şefkatli ellerinden bekliyorum; ormanların korunması için reel yatırımların yapılabileceği umudum hep içerimde! Ormanlar kesilmesin; ne olur! Ormanların ölümü tabiatın ölümü demek!
“Ormana nasıl seslenirsen öyle cevap verir” der, Fin Atasözü!
Ormanların kesilmesi, suni barajların, göllerin yapılması, yol yapımı için dev tüneller açılması doğaya sert müdahale etmektir. Görüldüğü gibi doğa da cezasız bırakmıyor!
“Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra… Ancak ondan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız”. Marlo Morgan.
Anlamaya başladık mı?
Tevhit Bey harika anlatmışsınız, bu yazıyı herkezin okuması lazım. Ormanlarımızla birlikte içimiz yandı çok üzücü bir durum ormanlarla birlikte birçoķ masum canlıda yok oldu. Şöyleki, Evimizde otururken aniden birilerinin bizi yakmaları gibi bir durum.