Kim özlem duymaz ki çocukluğuna? Geri dönmeyi o yıllara, bir kez daha aynı şeyleri yaşamayı kim istemez ki? En güzel arkadaşlıkları o yıllarda yaşadık hep. Hiçbir sahtelik yoktu dostluklarımızda, her şey en saf, en temiz haliyle yani katkısız yaşanırdı. Beklenti, menfaat gibi kelimeler daha lügatimize girmemişti o yıllarda.
Çocukken bir topun ardından koşmak, sonsuzluğa koşmak gibi gelirdi adeta. Bir uçurtma ile yüreğimizi uçururduk gökyüzünde. Barby bebeklerimiz yoktu belki ama kendi yaptığımız pamuktan bebeklerimizin yerini hiçbir şey tutmazdı, ayriyeten o bebeklerin modacısı da bizdik.
Çocukken oynadığımız belli başlı oyunlar vardı. Ben en çok maç yapmayı severdim. Bir kız çocuğu için çok da tercih edilen bir şey değil biliyorum ama maçtan aldığım zevki hiçbir oyun vermezdi bana. Zaten ebesi olan oyunlar bana göre değildi. Çünkü hiçbir zaman ebeliğimi çekemedim ben. Ebe olduğumu duyunca gözlerim dolardı, çok sürmez ağlama başlardım, benim ebeliğimi hep abim çekerdi. İlkokula başladığım ilk günü hatırlıyorum da okulun girişinde sıraya girmiştik herkes pür dikkat, sonradan müdür olduğunu öğrendiğim kişinin konuşmasını dinliyordu. Önlerden bir ağlama sesi duyuldu. Müdür Bey konuşmasını kesip ağlayan çocuğu kendi konuştuğu yere çıkardı ve bu arkadaşınızı tanıyan biri var mı diye sordu. Allah’tan o çocuğu tanıyan biri vardı: abim. Anlaşıldığı üzere o ağlayan çocuk bendim.
Hepimiz çocukken hayaller kurmuşuzdur. Ve bu hayallerin gerçekleşme olasılığı çok da umurumuzda olmamıştır hiçbir zaman. Anlamlı olması da gerekmezdi. Hayallerimize sınır koymazdık kısacası. Mesela ben küçükken hep bir bakkal dükkânına sahip olmak isterdim. Bir gün babama bakkaldan 30-40 tane çikolata, bir kutu da sakız aldırttım. Sonra onları alış fiyatına sattım. Yani çocuk olmak böyle bir şey herhalde, insan neden kar etmedikten sonra bir şeyi alıp satar ki? Kapitalist sistemin ne olduğunu bilmediğim yılardı.
Ah keşke çocuk kalabilseydik! Karşılıksız severdik o zaman herkesi. Kimsenin canını acıtmak için yarışmazdık. Öfkelensek de kin tutmazdık. Ah keşke çocuk kalsaydık!