Bu Adnan ağabeyi ölürse ayakta ölür!
İnşaat Mühendisi arkadaşım Hayati Bilge, beraberinde Maden Mühendisi arkadaşı Gürbüz Keleş ile özel işleri için Ankara'ya giderken, beni de beraberinde götürdü! Şu an Ankarada'yım ve tamamen Hayati Bilge ile Gürbüz Keleş'e bağlıyım! Onlar yerse yiyorum, onlar yemezse aç oturup yemiyorum! Misafir olduğum için de ne diyorlarsa onu yapıyor, kelime bir şeye itiraz etmiyorum! Ne zaman kalacağım, onlara bağlı!
Henüz 24 saat bile geçmemesine ve dün gece ulaşmamıza rağmen 'dolu dolu' bir Ankara gezisine başladığımı söyleyebilirim. Dün akşam Erzurum Havaalanında uçağa binerken, Pasinler belediye Başkanı Ünsal Sertoğlu ile karşılaşıyorum. Polis kontrolleri yapılırken ben Ünsal başkan ile laflıyorum. İller Bankası Genel Müdürlüğü'nde bir işinin olduğunu söylüyor, Pasinler Belediyesi'nden başka kurumlara geçiş yapan işçilerin birikmiş alacaklarına mahsuben kesilmesi öngörülen paylarının kesilmemesi uğraşı içerisinde olduğunu ifade ediyor. Ve ben İstanbul'u methederken, o Ankara'yı övüyor, başkenti çok ama çok sevdiğini belirtiyor.
En son 7 yıl  önce geldiğim Ankara'da havaalanı dikkatimi çekiyor. Mevcut binanın üzerine bir inşaat yapılmış ve ortaya mükemmel bir havaaalanı çıkmış! Oldukça şaşırıyorum! Ama Bagajlar alınırken hiç şaşırmıyorum! Yine izdiham, yine karmaşa. Değişen bir şey yok!45 dakikaya Erzurum'dan geldiğin Ankara'da yine yarım saatte bagajlarına kavuşabiliyorsun!
Eskiden Apaydın olan ama şimdi Enerji adı verilen ve başkentte Selvi'den sonra Erzurumluların evi sayılan Enerji Oteli'ne gidiyoruz. Lobide bir çay içerken karşımıza ilk tanıdıklar beliriyor. Pasinler eski Belediye Başkanı Selami Teymur ile Dumlu eski Belediye Başkanı Hüseyin Bozhalil! Bir süre oturuyor, sohbet ediyoruz. Daha sonra yatıyor ve sabah kalkıyoruz. Kahvaltı için lobiye inerken asansörden iner inmez karşımda Kızılay Başkanımız Mithat Turgutcan'ı görüyorum! Yanına oturuyor ve ziyaretin sebebini öğrenmeye çalışıyorum. Gazeteci arkadaşım Mehmet Şener ile geldiğini söylüyor ve az sonra Aydın'a hareket edecelerinin belirtiyor. ''Aydın'a neden başkanım?'' diye soruyorum. İlginç bir cevap alıyorum. Cezaevinde yatan ve serbest kalmasına az bir süre kalan eski Erzurum Valisi Mehmet Ağar'ı cezaevinde ziyaret için Aydın'a gideceklerini bildiriyor. ''Erzurum'a büyük hizmetleri olmuştur. Ona vefasızlık edemeyiz'' diyerek, ziyaretin gerekçesini açıklıyor. Hem Mithat ağabeyiye ve hem de Mehmet'e, Ağar'a selamlarımı iletmelerini söylüyor ve onları otelden ben uğurluyorum!
Kahvaltı, mahvaltı derken, Hayati Bilge ve Gürbüz Keleş'in peşine takılıyorum. Nerelere, ne için gittiğimiz sizin için çok da önemli değil! Ama elbette ki Meclis ziyaretimiz, çok önemli. 7 yıl sonra geldiğim Mecliste 3 saatlik süre içerisinde 2 vekilimizle görüşebiliyoruz. Biri Adnan Yılmaz, diğeri Muhyettin Aksak. MHP'li Oktay Öztürk'e uğruyoruz, yerinde yok. Sekreterine not borakıyorum ama saatler geçmiş, henüz daha dönen -mönen yok!
Anlatacağım çok şey var, çok. Ama gerek Adnan bey ve gerekse Muhyettin bey ile görüşmelerimizde çok ilginç notlar aldım ve bunları sizinle paylaşmak istiyorum. İlk görüştüğüm vekil Adnan beyin bende bıraktığı intibayı tek bir özetle anlatayım, gerisini yarın getireceğim. Allah gecinden versin ama öylesine yoğun çalışıyor ki, Adnan ağabeyi ölürse vallahi ayakta ölür!