Yılın neredeyse yarısını kar altında geçiren Erzurum’da ise normal hayat devam ediyor, edecek. Şimdi; ‘’Orası İstanbul. Tek başına bir ülke. İstanbul’la Erzurum bir mi’’ diyenler olacaktır mutlaka. Haklıdır da. Elbette ki bir değil, İstanbul’da kış en fazla bir hafta on gün. Erzurum’da ise yılın yarısı. Tabi ki bir olmamalı zaten de olmuyor. Ancak, İstanbul’da alınan önlemler Erzurum’da alınamaz mı? En basitinden özel sektör dahil, mesai saatlerine, okul saatlerine kış ayarı yapılamaz mı? Çünkü, Erzurum’da kış aylarında hava sıcaklığı öyle 3-5 derece değil, en az 15-20 derecelerde seyreder. Bu sadece Erzurum için değil, tüm bölge için geçerli.
İşin bir ilginç tarafı da şu. Bu kar kış yüzünden Erzurum’dan insanlar göç ediyor. Gidenlerin önemli bir kısmının gerekçesi hava şartları. Elbette başka nedenlerde var ama diğer sebeplerinde birleştiği yer kesinlikle iklim şartları. İyi ama buna ne yapılabilir ki? diyebilirsiniz. Zaten bir şey de yapılmıyor. Kaldı ki kimsenin bu konuda fikri de yok. Yine İstanbul’dan örnek vereceğim. İstanbul’un en büyük sorunu ulaşım. Ulaşım için yer altı, yerüstü, denizin altı, karayolu, demiryolu gibi her türlü imkan kullanılıyor. Ve bu mega kentin sorunu çözülmeye çalışılıyor.
Peki; Erzurum’un temel sorunu ne? İklim şartları değil mi? Ya bu çileyi çekeceğiz ya da gideceğiz öyle mi? İşin bir de mali boyutu var. Erzurum’da karla mücadele için aşağı yukarı yılda 100 milyon liradan fazla para harcanıyor. İnsanların müşterek harcamaları buna dahil değil. Eskilerin hesaplarına göre de Erzurum’da kış yani Zemheri daha yeni başlıyor. Bu da Şubat ayının 20’sinde cemrelerin düşmeye başlamasına kadar devam ediyor. Geriye kalan kısım ise sürpriz. Demem o ki, madem bu topraklarda hayat devam ediyor o halde bir çözüm bulmak gerek. Mesela; her yıl bu kadar para harcamaktansa yerden ısıtma sistemi kurmak daha mantıklı değil mi? Hiç değilse bu çile bu kadar insanları zorlamaz bu kadar cepleri acıtmaz. İnsanları doğdukları yere bu kadar düşman etmez ne dersiniz?
Evet İstanbul, bu ülkenin özetidir ancak Erzurum’da hem bu bölgenin hem de Anadolu’nun sigortasıdır. Atanmış, seçilmiş her kim olursa olsun bu kentin bu sorunu için harekete geçmesi gerekir. Eminim ki, mutlaka yapılması gereken bir şeyler vardır.
Çünkü, kış sadece Palandöken kayak merkezine gelmiyor, dadaşların yüreğine de geliyor.
Yerden ısıtma sistemi gibi fantastik fikirlerle havayı ısıtmaya çalışmak, vay be.