Belli ki birileri kurban bayramına gireceğimiz bugünlerde bazılarımızın bayramını zehir edecek, bildiğimiz kurbanlıklar yerine illa da altın yumurtlayan bir tavuk var, onu kesecekler!
Evet, şu bir süredir Özelleştirme kapsamına dahil edileceği söylenen ve nihayetinde de öyle olan Kayak Kulübü'nün Palandöken'de ki binasından bahsediyorum. Kulüp Başkanı sevgili Bülent Ülker'in öğleyin Dedeman'da düzenlediği basın toplantısına giderken, ben henüz binanın o kapsama alındığından haberdar değildim. Toplantıda duyduğumda, bu kara haberi alırken üzüldüm tabiiki de. Aslında ilk baştaki üzüntüm, birileri tarafından yıkılacağı ve oto parka dönüştürüleceği söylenen binanın 54 yıllık ve sayısız sporcu yetiştiren bir kulüp olduğunu öğrendiğimde de katlanarak arttı. Patene ilgim var ama kayak sporu ile ilgim pek yok, olmadı da. O yüzden de kayak işinde biraz Fransız kalmış olmamdı belki de bu üzüntüm! Hele 25 yıl üst üste Türkiye şampiyonluğu yaşamış ve Dünya Kış olimpiyatlarına 11 kez sporcu göndermiş olan bir kulüp de olduğunu öğrendiğimde içim sızladı. Dile kolay. Onca başarılı sporcu yetiştirmiş ve kayak sporuna hizmet etmiş bir kulübün o dağı terketmesinin istenmesi asla kabul edilecek bir şey değil. Asıl acısı da bu zalimane karar karşısında Erzurum'un siyasi ve idarecilerinin kayıtsız kalmış olması, elinden bir şey gelemiyor olması. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın yanısıra Erzurumlu bakanlarımızdan Efkan Ala'nın da haberdar edilmesine rağmen onca başarıyı yaşamış kulüp binasının boşaltılmak istenmesi, aslında 'sahapsız Erzurum' gerçeği ile de maalesef bire bir örtüşüyor!
AYNI ERZURUMSPOR!
Kanaatimce kulüp idarecilerine duyulan husumet sebebiyle alınmış bir karar olarak gördüğüm bu karar, baştan da dediğim gibi altın yumurtlayan tavuğun kesilmesine benziyor. Başkan bize basın toplantısından sonra kulübü gezdirirken ve alınan kupaları gösterirken, ne yalan söyleyeyim üzüntüm kat be kat arttı. Erzurumspor'a benzettim bu durumu biraz da. O kulübün kapatılma kararı neyse Kayak Kulübünün de oradan çıkartılması aynı şey gibi geliyor bana. Hem ayıp olan da o dağda Jandarma ve Spor İl Müdürlüğü olmak üzere bazı kurumların binalarına dokunulmaması. Tam kulübü gezerken girişte değerli Cemiyet Başkanım Kadir Sabuncuoğlu bana bir tabela gösterdi. Tabelada ''Bu bina, Erzurum Kayak Kulübü'nün malıdır'' diyordu. Ben de çok afedersiniz, o yazıyı görür görmez, 'Nah kulübün malı!'' dedim. İçim acıyarak hem de..
BİRİLERİNİN ACELESİ VAR GALİBA!
Bu arada, basın mensubu arkadaşlarım kulüpten ayrılırken ben ve iki gazeteci arkadaş, Başkan Bülent Ülker ve yönetici Mesut Demirci ile sohbet ettim. Sohbet bittiğinde şehire gelmek üzereyken çıkışta polisleri gördüm, bir şok da orada yaşadım. Bu acelecilik niye anlamadım. Kulübün boşaltılması için talimat alan polisler elbette ki görevlerini yapacaklar. Bu güzel bir durum. Ama dediğim gibi, Erzurum'da iz bırakan bir kulübün uğradığı bu akibet konusunda kendilerini bu ilin vekili veya yöneticisi olarak sandıklarımız niye görevde değil diye düşündüm. Bu duruma seyirci kalınmasını anlamadım, anlamam da pek mümkün görünmüyor! Benden dahi bir şeyler yapmam için medet uman, artık geceleri dahi yatamayan ve ben biliyorum, en küçük menfaatleri bile bulunmayan o Kulübün yöneticilerinin Allah yar ve yardımcısı olsun.
--