Erzurum'da, 1 ton 535 kilogram eroinin ele geçirildiği operasyonla ilgili davada, uyuşturucu şebekesi elebaşı olduğu iddia edilen Mehmet Zeki Fidan'ın da aralarında bulunduğu 7'si tutuklu 8 sanığın yargılanmasına devam edildi.
"Cumhuriyet tarihinde tek operasyonda ele geçirilen en büyük miktardaki eroin" olarak kayıtlara geçen operasyonla ilgili davanın, Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmasına, tutuklu sanıklar Mehmet Zeki Fidan, Saruhan Özçelik, Ali Yıldırım, Mahmut Mısır, Ahmet Özdemir, Erdal Ergi, tutuksuz sanık Mazlum Özdemir ve sanıkların avukatları katıldı.
Sanıklardan Hacı Karahan, Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde tedavi gördüğü için duruşmaya katılmadı.
Geniş güvenlik önlemleriyle Erzurum Adliyesine getirilen sanıkların kimlik tespitinin ardından, savunmalarının alınmasına geçildi.
Sanık Fidan, yaptığı savunmada, diğer sanıkların emniyet, savcılık ve mahkemede çelişkili ifadeler verdiğini, tamamında tutarsızlığın söz konusu olduğunu öne sürdü.
Bu nedenle dava sürecinde sadece iddianameyi dikkate aldığını belirten Fidan, "Benim için 'aşiret ağası' veya 'mafya' diyorlar. Ben bu kadar saçmalayan kişileri neden bir araya toplayayım. Yakın çevremden kişileri bir araya getirebilirdim. Bu bir tezgahtır." dedi.
Fidan, iddianamenin 9 yerinde kendisi hakkında "örgüt lideri" olarak söz edildiğini dile getirerek, "Benim 'hacı abi' ve 'dayı' gibi takma isimlerim olduğu ifade ediliyor. Bu yöndeki beyanlar doğru değil. Ele geçirilen uyuşturucuyla ilgili şahsıma yönelik ortada delil yok, ispat yok. Gerçek dışı iddialarla karşı karşıyayım. Ben suçsuzluğumu ispatlamak zorunda değilim ama siz suçlu olduğumu ispat etmek zorundasınız." ifadelerini kullandı.
Sanık Ali Yıldırım da diğer sanık Mahmut Mısır'ın sürekli diğer işlerinde sorunlar yaşadığını ileri sürerek, "Her defasında kendisine destek olmaya çalıştım. Hatta kendisi Yüksekova'daki krom madeninde işlerin yürümesi için terör örgütü PKK'dan destek alarak, daha fazla kazanç sağlayacağını söylerdi." diye konuştu.
Bu iddia üzerine söz alan Mısır da hiçbir eylemi gönüllü olarak yapmadığını ve sözde suç örgütünün yurt dışı ayağı olmadığını iddia etti.
Suçunun sadece madencilik ile uğraşmak olduğunu dile getiren Mısır, "Uyuşturucunun yakalandığı tırın sürücüsünün beyanı da bu konuyla alakam olmadığını gösteriyor. Dosyada benimle ilgili delil yok. Uyuşturucu yakalandığında Türkiye'de bulunuyordum. Ayrıca terör örgütü iftirasını kabul etmiyorum." şeklinde konuştu.
Tanıklar ile avukatları da dinleyen mahkeme heyeti, sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 54 sayfalık iddianamede, Erzurum'da 24 Ocak'ta İran'dan yola çıkıp Gürbulak Sınır Kapısı'ndan yurda girerek İstanbul istikametine giden Ş.D. idaresindeki tır, polislerce Erzurum-Erzincan kara yolunun Aşkale Polis Uygulama Noktası'nda durdurulduğu ve tırın dorsesinde bulunan 20 çuvaldan 17'sinde, mermer taşlar arasına saklanan toplam 25 bin 834 paket halinde 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirildiği belirtiliyor.
İçinde uyuşturucu bulunmayan 3 çuvalın üzerinde herhangi bir yazı ve ibare bulunmamasına rağmen, diğer 17 çuvalın 11'inin siyah, 6'sının ise mavi iplikle dikildiği ve çuvallar üzerine "90 TENÖR" ibaresinin yazıldığı anlatılan iddianamede, uyuşturucu maddeyi alacak kişilerin yakalanması için uyuşturucu tırdan indirildikten sonra kalan maden yükünün tekrar tıra yüklendiği, gerekli güvenlik tedbirleri alındıktan sonra tır sürücüsü Ş.D'nin refakate alındığı ve tırın teslimat adresine gönderilerek operasyon aşamasına geçildiği kaydediliyor.
İddianamede, İstanbul'da uyuşturucuyu teslim alacaklarını düşünerek buluşma noktasına gelen Hacı Karahan ile Saruhan Özçelik ve Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'ndan Almanya'ya kaçmaya çalışan şebeke elebaşı Mehmet Zeki Fidan'ın gözaltına alındığı, Erzurum polisinin oluşturduğu özel ekip ve İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü timlerince yakalanan şüphelilerin İçişleri Bakanlığınca tahsis edilen özel jetle Erzurum'a getirildiği bilgisi aktarılıyor.
Uyuşturucu satıcılarının uyuşturucuları taşımak için kullandığı yöntem, kriptolu cep telefonu ve özel mesajlaşma programının deşifre edildiğine yer verilen iddianamede, örgüt yapılanmasını anlatan organizatör ve örgüt yöneticisi Saruhan Özçelik'e ifadesinin alınması sürecinde İstanbul'dan gelen avukatlarla baskı yapılmaya çalışıldığının ortaya çıktığı ve lojistik firma sahibi örgüt üyesi Hacı Karahan'ın verdiği ifadede "en büyük operasyon"dan önce aynı yöntemle sevkiyat yaptıklarını anlattığı belirtiliyor.
İddianamede, operasyon tamamlandıktan sonra olayla irtibatları bulunduğu tespit edilen diğer sanıkların da yakalandıkları bildiriliyor.
İddianamede, gümrükteki şirket ortakları Ahmet Özdemir ve Erdal Ergi ile organizatör Hacı Karahan'ın "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" ve "Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" suçlarından 162 yıla kadar, Ali Yıldırım, Mahmut Mısır ve Mehmet Zeki Fidan'ın "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" suçlarından 166 yıl 6 aya kadar, organizatör Saruhan Özçelik'in, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" ve "Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçlarından 169 yıl 6 aya kadar, gümrük şirketi çalışanı Mazlum Özdemir'in de "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" ve "Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" suçlarından 162 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.