DOĞUTÜRK
2014-04-28 12:51:55

Ağaç Dikelim, Ağaçlı Dünyaya Bir Katkı Sağlayalım!

Tevhit GÜLSEVEN

tevhitgulseven@gmail.com 28 Nisan 2014, 12:51

Mahalleye taşındığımızda tozlu, rüzgârda sığınacak bir yeri olmayan, çöl görüntüsüyle göze hoş gelmeyen bir evler yığınıydı! Sonra belediye çevreye, yaşayan komşular bahçelerine ağaçlar diktiler; şimdi sayfiye yeri gibi bir yer oldu!
Tozdan eser kalmadığı gibi insana eminim ki yaşama sevinci veren bir görüntüye sahip oldu!
Muhsin Yazıcıoğlu hapis yattığı dönemde okuduğu kitabın içerisine maydanoz yaprakları saklar, sonra onları uzun uzun seyredermiş! Göz’ün yeşile olan yatkınlığının beyne olumlu sinyaller gönderdiğini söylemiştir!
Yeşil, gam kasveti dağıtan, cenneti anlatan İlahi bir lütuf!
Eğer elimizde bir fidan varsa ve dikmeye çalışırken kıyamet koparsa; o fidanı dikmemizi emreden Yüce Peygamber’imizin emri; ağaç dikmek!
Bu denli öneme sahip; ağaç dikmek!
İslam bilinci gelişmemiş, hayatını Sünnet üzerine kurduğunu düşünen birçok insanımız vardır ki; ağaç ekmekten bi-haberdirler!
İşimize gelen Sünnetlere sahip olmak, işimize gelmeyenleri veya karşılıksız emek vermek olarak düşündüğümüz ağaç dikmek emrini görmezliğe gelmek diğer konularda da yaptığımız gibi İslam’ı anlamamak hastalığıdır!
Allah’ın bahşettiği minnacık bahçeme ağaç dikmek ve sonra onları seyretmek zevkini anlatamam!
Yıllarca gittiğim pikniklerde mevsiminde ağaç dikmeye gayret ettim!
Ağaç dikmenin zevki gerçekten özeldir!
“Yaş kesen baş keser” gibi muhteşem atasözümüz ağaç kesmenin ne acı bir mesele olduğunu anlatır!
Bir ağacı kesmemek için, yola viraj yapan yâda güzergahı değiştiren batılıların, ağaç bilincinin ne kadar üst seviyede olduğu aşikârdır!
İnsanlarımız piknik yapmak için alan ararken, ilk şartları bir ağaç altı olmasıdır, nedense bir ağaç da ben yanına ilave edeyim aklına gelmez!
Buna rağmen çoğu insanımız hayatları boyunca bir ağaç dikmemişlerdir! Üstelik çocuklarıyla başkasının ağaçlık alanında top oynarlarken; bahçe sahibinin “ağaçlarım kırılabilir, kuruyabilirler” endişesine de kızıp bağırmışlardır; şahidim!
Bana nasılsa lazım değil, “başkasından bana ne” düşüncesi midir; ağaç ekmek için gönülsüz davranmamız!
Yoksa bir başka haset şekli midir?
Dedelerimiz; ecdad ekmiş; altında oturuyoruz; ya torunlarımız ve onların çocukları nerede otursunlar?
Çok köyde tarlada çalışan bilirim ki; dedesinin ektiği ağacın kökünün yanında traktörünün altına sığınmış, oturuyor!
Hazine arazisi, bir bahçe, bir kamuya ait yer veya evimizin önü ağaç ekmek için en müsait yerdir! Sadece bir gün birkaç dakikamızı ayırıp; Allah rızası için hiç olmazsa iki tane ağaç ekelim!
Boş oturup boş konuşmaktan, dedikodu yapmaktan kahvede oyun oynamaktan elbette çok iyidir ve ibadettir; ağaç dikmek!
Ağaç diken insan için ve mezarının başına dikilen mevta için mağfiret vesilesidir!
Arif Nihat Üstad’ın deyimiyle cenneti anlatan bir ayettir; ağaç!
Sadece bir gün birkaç dakikamızı ayırıp; Allah rızası için hiç olmazsa iki tane ağaç ekelim!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.