Her kim olursa olsun, mevkii ne olursa olsun, ağzından çıkanı kulağının duyması gerekir. Bu ne demektir; düşünmeden konuşmamak, bilmeden konuşmamak, emin olmadan konuşmamak, sadece gerçekleri konuşmak, temiz bir lisan ile konuşmak ve yalan ise hiç konuşmamak demektir.
Onun için ağzımızdan çıkana dikkat etmemiz gerekir ki; artık geri almamız, yanlış anladınız dememiz durumu kurtarmaz, tahrip gücü ise bazı ağızlardan çıkanların çok yüksektir. Bitirir; dostluğu, arkadaşlığı, güveni ve daha da çok başkalarının yanındaki itibarını yok eder!
Siyasi bir lideri çok sevebilirsiniz! Bunun bir mantığı bence yoktur, hatta tartışabiliriz! Ama bir siyasi lidere illa canımızı veririz anlamı taşımasını ciddiyetten uzak, platonik, gerçekçi olmayan bir duygu ile izah edebilirim.
Siyasi liderlerin kendi ağızları kadar yol arkadaşlarının da ağızlarına sahip olması gerekir.
Seviyeli insanlar her zaman konuştuklarına dikkat ederler ve konuştuklarının arkasındadırlar. Ağızdan çıkan bir sözü geri almanız mümkün değildir. Bu insanların biraz da karakterleriyle ilgilidir.
Yalanı yakalanan her kim olursa, vaadini gerçekleştirmeyen yani sözünü tutmayan kim olursa; değerini yitirmiştir. Artık sözüne itibar edilmez. Bu bir kuraldır ve bu insanlar tarafından da kural edilmelidir.
Sosyal medyada görüyorum; adam her gün bir kişi için neredeyse bütün dünyayı karşına allıyor, tüm dünya ile savaşıyor ve daha kötüsü de karşısında kim olursa olsun hatır matır dinlemiyor ve hakaretler, küfürler yağdırmaya başlıyor. Bunu izah etmek elbette mümkün değildir. Cehalet diyerek de geçemeyiz! Bu hale gelmemek ve siyasi liderlerin de insanları bu hale getirecek sözleri kullanmamaları gerekir.
Kimse sonuna kadar fonksiyonel değildir ve sonuna kadar fonksiyonel olmak mümkün değildir. El elden üstündür arşa kadar diye bir söz vardır ve bu siyasi saplantısı olanlara çok hitap etmektedir.
“Benim ağzımdan çıkan, senin kulağına isabet etmiyor mu”? Adam ne güzel bir soru sormuş duvar yazısında! Aslında dinlemek için kulaklara çok az iş düşer der Doğan Cüceloğlu!
İletişim bu ülkede mutlaka devreye girmelidir. Vatandaş iletişim konusunda daha çok bilgilenmeli ve hayatına geçirmelidir. Fikirlerimizi veya başkalarının fikrini dayatarak kabul ettirme yerine akıl, bilgi, realizm ışığında konuşarak karşımızdakine ifade edebilmelidir. Dinlemek ise bir erdem, iletişimin vaz geçilmez kuralıdır.
“Dinleyenler kavga etmezler, kavga edenler dinlemezler”. Geştalt Terapisi.
Bu ülke gerçekten cahillikten çok çekti. Ve cahillik herkese çok zarar veriyor. Deprem ve sel felaketlerinde bile toplumda kırılma noktaları ortaya çıkıyor, insanlar kutuplaşıyor, taraf oluyor ve gerçekleri, hataları, yanlışları, ihmalleri konuşamıyoruz.
Ve bu cahillik illeti öğretimle ve şartlı olarak da kısmen okumakla da düzelmiyor. Devlet politikası ile aileden başlayan görgü, geniş anlamlarda bilgi, düşünme eğitimleri kültürümüze monte edilerek hayata geçirilmelidir.
“Sen kendi selametini istiyorsan ağzından yakışıksız bir söz kaçırma”, “Sözün bilerek söyle, sözün körlere göz olsun”! Kutadgu Bilig. (=Mutluluk veren Bilgi) Yusuf Has Hacib. (11. YY)
Metin 2 Yıl Önce
Kalemine yüreğine sağlık abi