O toplantıda dedim, Erzurumu kurtaracak reçete çok basit ve anlaşılır aslında ama pek kimse buna yanaşmıyor.
Bakan Ala’ya ileteceğimi söyledim.
Şimdi kaleme alıyorum Erzurumu kurtaracak reçeteyi.
Uygulanırsa Erzurum kurtulur, kesin…
Erzurum artık ‘sanayii şehri olma’ hevesinden vazgeçecek, yönünü, havası, suyu, toprağı temiz ‘doğal bir şehir’ olmaya çevirecek
Bu doğrultuda, nüfusunu 400bin 500bin aralığında tutmaya çalışacak.
Kış turizmine, termal kaynakları ve zengin tarihi mirasını da ilave ederek, hem kış hem yaz hem de kültür ve yayla turizminin gelişmesine yönelecek.
Bu arada Palandöken mutlaka büyükşehir belediyesine devredilecek, büyükşehir kar amacı gütmeden palandöken ve konaklı da turizme hizmet edecek.
Ayırca büyükşehir merkezdeki tarihi sit alanı projesini ivedi tamamlayacak.
‘’Organik” ya da “doğal” tarım ve hayvancılığın gelişmesi ve sürekliliği için devlet uzunca bir süre, nihai ürüne teşvik uygulaması yapacak. Yani “et” ve “süt” teşvik görecek. Organik tarım yapanların ürünlerine teşvik uygulanacak.
25bin kilometrekare arazisi bulunan ilimizin, 15bin kilometrekare’sini “doğal mera ve çayır”oluşturmaktadır. Bu hayvancılığımız için bulunmaz bir nimettir.
Bu teşvikler, laf olsun torba dolsun cinsinden değil, hatırı sayılır rakamlar olacak.
Bu uygulamanın en önemli sonucu, göç’ü önleyecek ve bu bölgenin “demografik yapısı” korunmuş olacak.
Bu yapıldığında yerel müteşebbisler doğal tarım ürünlerini işleyecek tesisleri kuracaklar, ulusal markalar oluşturacaklardır.
Erzurum “eğitim merkezi” potansiyeline sahip bir şehir.
Bu potansiyelini iki katına çıkararak, 200bin öğrencinin tahsil yapabildiği, yurt kapasitesinin bu rakamları karşılayabildiği bir şehir haline getirilmeli.
Erzurum “sağlık merkezi” hüviyeti kazanmış bir şehir.
Bu hüviyetini geliştirmesi, “ortadoğu ve asya’nın tedavi merkezi” olabilmesi, ihalesi yapılmış hastanenin bitirilmesi ve üniversite hastanesine yeni bir iki yatırımla fev kalade mümkün olacaktır.
Bütün bunların gerçekleşmesi için siyasetin, bürokrasinin, medyanın, STK’ların, esnafın, tüccarın, sanayicinin ve köylünün çabası gerekir.
Ancak bu çabaya en büyük destek hükümetten gelmelidir.
Hükümet bu bölgenin, en başta, göç vermemesi ve gelişebilmesi için yukarda sıraladığımız teşvikleri sağlamalıdır bir…
İkinci olarak da; hükümet mutlaka bu bölgede yaşayan hiçbir vatandaştan, işi ne olursa olsun, “vergi almamalıdır, SGK primi almamalıdır…”
Yukarda sıraladığımız beş maddenin sağlıklı yürüyebilmesi, altıncı maddeye bağlıdır.
Alın size bir sayfalık “bölgeyi kurtarma ve kalkındırma reçetesi…”
Anlaşılmaz, içinden çıkılamaz, neyi amaçladığı belli olmayan teşvik ve destek uygulamalarına hiç benzemiyor değil mi ?
Bir bakışta anlıyor, bir anda kavrıyorsunuz.
Gerçekten bölgeyi kurtarmak isteyenlere ithaf olunur…
Not: Erzurum’ödediği vergi, toplamda ödenenin binde yirmiiki’si, sgk primi de, toplamda ödenenin binde üç’ü kadar olup, rahatlıkla gözardı edilebilir.