DOĞUTÜRK
2014-12-02 01:13:35

BAKİ AKÇAY AĞBEYİMİN ARDINDAN

Abdurrahman ZEYNAL

a.zeynal@hotmail.com 02 Aralık 2014, 01:13

Şehirler vardır değerlere değer katanları bağrından çıkaran, onları eğiten büyüten ve şahsiyetlerinin şekillenmesinde katkı sunan.. Şehir vardır sıcak , samimi, geniş ufuklu, evlatlarını bağrına basan ve onlara vatanlık edendir.
Erzurum böyle bir şehir olma özelliğini gösterirken yetişen insanlarda içtikleri suyun , teneffüs ettikleri havanın ve caddelerinde dolaştıkları şehrin hakkını verenlerde olmuş vermeyenlerde olmuştu. İşte Baki Akçay ağabeyimde şehrin hakkını verenlerdendi.
Baki Ağabeyim 1946 yılında Erzurum'da dünyaya gözlerini açarken kim bilebilirdi ki 68 yıl sonra doğduğu topraklarda gözlerini kapayacak. O doğduğu topraklarda gözlerini bu dünyada ebediyen kapatırken içi rahattı. Herkesin kaçmak için bahane uydurduğu şu dünyada o bu şehirde kalarak vefa örneğini gösterdi.
Baki Ağabeyi öğrenimini Erzurum, İstanbul, Antalya da tamamlamış iktisatçı olmuştu. Kültür Kurumu ilkokulunda İstanbul'da bir kolejde, Erzurum Erkek Ortaokulunda , Erzurum Lisesinde, Antalya Lisesinde ve İstanbul Üniversitesinde öğretim hayatını tamamlamış üniversitelerde veya kamuda görev almak yerine ticareti tercih etmiş uzun yıllar şehirde ticaret yapmış uluslar arası bir firmanın bölge müdürlüğünü yapmış, kısa aralıklarla da olsa yeni işyerleri açmış bir Erzurum sevdalısıydı.
Baki Ağabeyi aynı zamanda 68 kuşağındandı.
Baki ağabeyi 1980 İhtilali sonrasında tanımıştım. Mumcuda Mağazaları vardı. Sonra bir şirkete bölge müdürü oldu. İşte o yıllardan sonra Baki Ağabeyimle hiç ayrılmadık. Aslında aile dostumuzdu. Karşılaştığımızda hep hoca ne okuyorsun? Ne yapıyorsun? Sorularını sorar aldığı cevaplarla fark ettirmeden bize yön verirdi.
Güzel bir kütüphanesi vardı. Nutkun ilk baskısının orijinal nüshası kütüphanesini süslerdi. Babası, Dedesi Erzurum'un eşrafından oldukları için dönemin ünlü devlet adamlarının resimleri arşivini süslerdi. Erzurum Halk Evi ile , devrin sanayicileri ve siyasileriyle çekilmiş orijinal resimler arşivinde idi.
Baki Ağabeyi çocukluğundan beri şehrin önemli toplantılarına tanıklık etmiş, konuşmaları dinlemiş birisiydi. Ne yazık ki "ağabeyi yazda sakla" dememize rağmen mükemmeliyetçi bir yapıda olması nedeniyle fazla kaleme sarılmadı. Ancak çok iyi bir okuyucuydu. Okuduğunu özümserdi. Türkçeyi son derce düzgün kullanır, boş sözlerden kaçınırdı.
2005 yılında emekli olunca "Ufuk Gazetesinde" yazmaya başlamıştım. Yazdığım yazılardan biriside "Erzurum'da ilk Modern Un Fabrikası" başlığını taşıyordu. Aziziye un fabrikasının ilk olduğunu yazmıştım. Yıl 1946 idi. Halbuki Baki Ağabeyinin ailesinin "Palandöken Un Fabrikası" ilk imiş. Dr. Ali Kurt Ağabeyi beni gördüğünde Baki Bey seni arıyor. Bir konuş dedi. Meğer konu fabrikanın kuruluş tarihiydi. O günlerde karşılaştığımda şehirle ilgili yazı konusu gündeme gelmiş bana epey nasihatte bulunmuştu.
O yıllar Erzurum'da kuşaklar boyu ekonomik faaliyetlerini devam ettiren hemşerilerimizi yazmak istemiş Baki Beye müracaat etmiştim. O zaman onlarca ismi vererek onlarla tek tek görüşmemi sağlamış, verilen adreslere girmiştim. Kimler yoktu ki, mahalle sokak demeden gidip görüşmüştüm.
Baki Ağabeyi bu hüviyetiyle şehri iyi tanıyan, esnaf ve sanatkarlarını bilen, entelektüel birisiydi. Son dönemde şehirdeki en önemli simalardan biriydi. Derken ERVAK'ta yönetim kurulu üyeliğim nedeniyle beraber çalışmış önemli projeler birilikte imza atmıştık. TRT'de yayınlanan Erzurum adlı programda şehri nefis Türkçesiyle anlatmış, tanımayanlara bile Erzurum'u sevdirmişti.
Üniversite Kitap Evinde Burak Kazan ve onlarca üniversiteli gencin ağabeyisi olmuş, onlara rehberlik etmiş, nasihatlerde bulunmuş, yazları Erzurum'un önemli ressamlarından Fuat İğdebelliyle şehri dolaşmışlardı.
Yazın "Fuat İğdebelli, Doç.Dr Ali Kurt, Baki Akçay, İsmail Bingöl ve ben" öğretmen evi bahçesinde otururken İsmail Bey nezaketle izin isteyerek dostların fotoğrafını çekmiş ve vefatından sonra yayınlayarak tarihe şerh düşmüştü.
Netice olarak her insan fanidir. Doğduğu gibi bir gün ölecektir. Önemli olan "baki kalan gök kubbede hoş seda" bırakmaktır. Baki Akçay Ağabeyi işte o hoş sedayı bırakanlardan biriydi.
Allah rahmet etsin, makamı Cennet olsun. 

Yorumlar (2)

Vedat REFAYELİ 10 Yıl Önce

ben de de her daim hayranlık uyandıran o güzel adam ancak böyle güzel anlatılabilirdi. sağolasın zeynel hocam..

Ayşe Neslinan Hatunoğlu 10 Yıl Önce

Kaleminize yüreğinize sağlık. Kaç gündür hep güzel duygularla andığımız Baki abimizi Allah cennetiyle ödüllendersin bizleride arkamızdan böyle hayır ile andırsın

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.