Türbeyi aziz tutan bekçisidir, atasözümüz her gün kendisini güncelliyor! Sevmediğimiz bir şeyi başkasının sevmesini beklememiz nasıl yanlışsa! Biz korumuyorsak, başkasının korumasını beklememiz ise komik!
Vatanımız, dağlarımız, ormanımız, ağaçlarımız, sularımız, şehirlerimiz, sokaklarımız, köylerimiz âşık olunacak kadar güzel ve onu aziz tutacak da bizleriz!
Erzurum yerine bizim Erzurum veya Palandöken Dağı yerine, Bizim Palandökenimiz demek; gerçekten sahiplenmek demek!
Nereye gidiyorsun, kayak merkezine yerine, bizim kayak merkezimize mesela!
Oltu taşı yerine; bizim Oltu taşımız gibi!
Hasankale patatesi değil de Hasankale’mizin patatesi!
Erzurum’da bu trafiğin durumu ne olacak; sorusu, Erzurum’umuzun trafik problemimizi nasıl, kim çözebilir, umutsuz olsak da bu konuda; burası Erzurum’umuza yakışmıyor, yayalar, araçlar nasıl rahat edebilir? Erzurum’umuz daha iyi bir trafiğe nasıl kavuşturulur; sahiplenirsek düşünürüz, düşünürsek; çözeriz! Memleketimiz nasıl daha konforlu ve güvenli, rahatça sevdiklerine kavuşabilir diye düşünecek sorumluları bulmak, iş isteyebilmek lazım! Kişisel, kurumsal, sivil toplum kuruluşlarıyla veya siyasetçilerimizle el ele! Benden önce böyleydi, nasıl olsa benden sonra da böyle olacak diyenlerle değil elbette!
Muhteşem tabiatımız var! Harika mesire yerlerimiz, akarsularımız, kayak yapmak için muhteşem kar’ımız, tesislerimiz var! Kondisyon yüklenmek için Erzurum’umuzu tercih eden spor kulüplerimiz, milli sporcularımız var!
Hiç değerlendiremediğimiz Allah’ın lütfü Hasankale ve Ilıca başta olmak üzere kaplıca sularımız var! İnanıyorum ki bu kaplıca sularımız başka ülkelerde veya diğer birçok ilimizde olsaydı bugün dünya çapında kaplıca turizm merkezlerimiz olacaktı; beceremedik, beceremediler!
Her bir değerimizin, barımızın, uzun havamızın, efkârımızın, kederimizin, kanlı gözyaşlarımızın, sevdamızın hepsi bizim; her şey için bedel ödemişiz; canımızdan daha değerli; sahip çıkmalıyız! Çermiklerimizin türküsü var, belki bir asır önceden söylenmiş “al yeşil geymiş allanır” diye başlayan! Çermikler o zamanda kalakalmış; turizm merkezine dönememiş, mahallî sadece! Oyun havalarımız var, hem ağlamış, hem oynamışız; hepsi bizim!
Cağ kebabı, döner, kadayıf dolması yerine; bizim cağ kebabımız, bizim dönerimiz, Erzurum’umuzun kadayıf dolması daha yerli, daha sahipli, daha milli ve daha değerli! İspir fasulyesi değil; Bizim ispir’in fasulyesi, Bizim Hınıs’ın fasulyesi; doğrusu bu!
Değerli her şeyin kıymeti maddi manevi daha fazla, daha vazgeçilmez!
Yerlere çöp, poşet atmayın levhaları yerine “bizim dağlarımızı, bizim mesire yerlerimizi, bizim canımız yurdumuzu, vatanımızı koruyalım, çünkü çok kıymetli, yedeği yok, bu hepimizin aşkı; koruyalım, kirletmeyelim, temiz tutalım” gibi levhalar asalım, assın yetkililerimiz, yöneticilerimiz! Çok daha faydalı olacaktır!
Devleti sahiplenmek, ülkeyi, vatanı, torağı, tarihi, siyaseti, hasletlerimizi, hasretlerimizi, ormanlarımızı, insanlarımızı sahiplenmemiz, benim insanım, benim vatanım, her şey benim diye sahiplenmek de öyle!
Benim barlarım, folklorum, benim memleketimin türküsü, benim geçmişim, benim tarihim; dedelerim yazmış tarihimi, hepsi benim; sadece ifade etmemiz sıkıntılı; orta malı gibi konuştuklarımızı gereği gibi koruyamayız!
Değerlerimizden asla vazgeçmeyiz; çünkü bizim!
Sadece şiddet bizden değil; şiddet bizim değil; yaralayanlar bizim değil, ayrıştıran kültür bizim değil, öteleyenler, sahip çıkmayanlar bizim değil!
Sevmediğiniz bir kimseyi bir bölgeyi veya bir elimizdeki canlı cansız herhangi bir şey için bir de benim / bizim diye düşünün; asla vazgeçemezsiniz!