“Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim.”
Osmanlı Maarif Nazırı (eğitim bakanı) Emrullah Efendi’nin söylediği rivayet olunan bu serzeniş, bugün (Korona bahanesiyle) eğitim camiasının en azından bir kısmı için adeta kutlu bir dilek ve yüce bir temenni oldu!
O bir kısım istiyor ki, okullar yeni dönemde de açılmasın, sözde uzaktan uyduruk sistemle eğitim sürüp gitsin…
Okul olmasın…
Öğrenci olmasın…
Hasılı eğitim külliyen olmasın…
Ve fakat kendileri çatır çatır maaşlarını, ek ödemelerini, fazla mesailerini, ikramiyelerini alsınlar!
Hem de tek bir saat gecikmeden…
Allah aşkınıza bu nasıl bir mantık, nasıl bir ruh hali ve nasıl bir eğitim anlayışıdır?
Okula ya da fakülteye gitmeyeyim, tek bir öğrencinin yüzünü görmemeyim, eğitim için bir damla bile olsa ter dökmeyeyim, ama her ay maaşım çil çil hesabıma yatsın!
Okullar açılırsa Korona patlarmış!
Yok ya…
Sen bir öğretmen ya da üniversite hocası olarak aylardır sınıf yüzü görmediğin halde maske takmadan dolaşacaksın…
Denizde plajda binlerce insanla birlikte gününü gün edeceksin…
O alış-veriş merkezi senin, bu alış-veriş merkezi benim dolaşacaksın…
Ne düğünlerden geri kalacaksın ne de eğlenceden…
Korona oralarda sana bir şey yapmayacak, mevzubahis okul olunca korkup “ya Korona patlarsa” diyeceksin…
En hafif ifadeyle sen kötü niyetlisin, beleşçisin ve samimiyet fukarası birisin…
İster ilk mektepte öğretmen, isterse üniversitede hoca ol…
Değil mi ki okulların açılmaması için temennide bulunup duruyorsun, besbelli ki sen insan bile değilsin…
Bir öğretmen okulunu, öğrencisini özlemez mi, bir an önce eğitim yuvasına kavuşmak arzusu ile yanıp tutuşmaz mı?
Öğretmen değil de bankamatik memuru iseniz elbette oturup kalkıp dua edersiniz ki Korona elli yıl daha sürsün!
Pekii günün sonunda devlet kalkıp derse ki, “Madem okul yok, öğrenci yok, dolayısıyla eğitim de yok. Bundan ötürü artık öğretmene ve fakülte hocasına da bu devletin ihtiyacı yok, haydi güle güle!”
Yandı gülüm keten helva…
Sen o zaman seyret nasıl kundağı yere vuruyorlar.
“Okullar ve üniversiteler açılırsa Korona patlaması olur” diyenlerin tekmili birden plajlarda diskolarda, düğünlerde ya da pikniklerde bilmem nerelerini bronzlaştırmaktan artık renk değiştirdiler!
Bu sebeptendir ki eğitimi hangi yüzle vereceklerini kendileri de bilmiyor!
Sağlıkçılar 7/24 görev başında…
Polis-asker gece demiyor gündüz demiyor koşturuyor…
Belediyelerin temizlik görevlileri yakıcı sıcak karşısında senin benim çöpümü toplarken ağlayıp sızlanmıyor…
Uzatmayalım, hayatın her alanında insanlar şöyle ya da böyle işini yapmaya, süreci kesintiye uğratmamaya özen gösteriyor.
Lakin öğretmenler (gerçek eğitimcileri tenzih ederek söylüyorum) ve üniversite hocaları (tamam bu kendi kararları değil ama) eğitimin yeni dönemde de yapılmaması adına çıkan haberler karşısında neredeyse zil takıp oynayacaklar.
Bu vesileyle öğreniyoruz ki meğerse öğrencisi ve okulu olmayan öğretmenlik kutsalmış!
Uzağa gitmeye yahut da global bir hesaba gerek yok.
Ekonomisi dibe vurmuş, üretimi, sanayisi ve ihracatı olmayan şu Erzurum, çok can yakıcı bir ifade olacak fakat gerçek olduğu için söylemek zorundayız: Üniversitelerimiz sayesinde ayakta duruyordu.
Bir yıl gitti, olan oldu artık…
Şimdi gelecek yılı da doğmadan boğmak istiyorlar.
Okulsuz ve öğrencisiz eğitimi savunan öğretmen ve de üniversite hocaları unutmayın ki…
Devletin sabrı da, tahammülü de iktisadi gücü de ilanihaye değildir.