Son yıllarda, Türk-İslam düşmanlığı ve buna ilave olarak Erdoğan düşmanlığı, artan ırkçılık ve göçmen düşmanlığı, Avrupa'da çığ gibi büyümekte...
Avrupa'da faşizm dalga dalga yükselmekte...
Türkiye'de yapılacak referandum çalışmaları için, Avrupa'da yaşayan, Türk vatandaşlarımızı, referandum hakkında bilgilendirmek isteyen siyasetçilerimizin, konuşma yapacağı salonların, türlü bahanelerle iptal edilmesi, konuşmalarının engellenmesi, siyasi gerginliği artırmakta...
Bakanlarımızın uçağına, iniş izni verilmemesi, vatandaşlarımızın sınır dışı edilmekle tehdit edilmesi, kadın bakanımızın, büyükelçiliğine veya konsolosluğuna giderken polis zoruyla durdurulması, gösteri haklarının polis zoruyla engellenmesi, kabul edilebilir bir durum değil...
Bu uygulamaların, uzaktan yakından demokrasi ile ilgisi yoktur.
Avrupa'nın demokratik ilkelerinin, konu, Türkler ve Müslümanlar olunca, sözde demokrasinin ötesine geçmediği gözler önüne serilmiştir...
Geert Wilders’in, zehir zemberek sözleri, nasıl iyi niyetli algılanabilir?
Peter Altmaier, ''Her ülkenin kuralları var, her ülke başka ülkelerin kurallarına uymalıdır" derken, Türkiye'nin hangi kural ihlalinden bahsetmiştir?
Türkiye, sadece orada yaşayan halkına yapacağı halk oylaması hakkında bilgi vermek istemiştir.
Olayın önü, arkası yoktur.
Bütün bunlardan sonra, kendilerine nazi ve faşist benzetmesi yapılan ve bunu dolu dolu hak eden Avrupa, şimdi bu benzetmenin hesabını sorar olmuştur...
Şunu net ifade etmek istiyorum ki; Ne yapılırsa yapılsın, halk oylamasında, bu ülkeden ''EVET'' çıkacaktır...
Bu ülke, Türk-İslam düşmanlarına geçit vermeyeceğini, 15 Temmuz'da net bir şekilde göstermiştir..
Aynı feraseti, 16 Nisan'da da, ortaya koymaya hazırdır.
Avrupa istediği şekilde düşünebilir ancak bu düşüncesini, oy kullanacak vatandaşlarımız üzerinde, faşist bir şekilde uygulayamaz.
Bu tavrıyla Avrupa, referandumdan çıkacak ''EVET'' ile Türkiye'yi uzaktan himaye altına alamayacağını anladığını ve korktuğunu net bir şekilde göstermiştir.
16 Nisan halk oylaması, AK Parti'nin, seçim uygulaması değildir...
16 Nisan halk oylaması, Recep Tayyip ERDOĞAN'ı başkan yapma uğruna düzenlenmiş bir uygulama da değildir...
16 Nisan, Türk-İslam düşmanlarına, Türkiye'yi kutuplaştırmak isteyenlere, Türkiye'yi cuntacılar, medya patronları ve küresel sermaye işbirliği ile yönetmeye çalışanlara ''DUR'' denilecek, güçlü bir milletin, doğum günüdür...
Vakit, bir olma, birlik olma vaktidir...