Doğu Türkistan, Çin zulmünde inliyor! Çin’de Türk ve Müslüman olan dindaşlarımız, soydaşlarımıza soyunu ve dinini terk etmeleri için müthiş baskılar yapılmaktadır. Her kardeşimizin evine bir Çinli asker yerleştirdiler. İslamın herhangi bir ibadetini yapmaları demek intihar etmeleri anlamında. Kızıl baskıyı dış dünyaya duyurmak, bu konuda konuşmak en ağır işkencelere maruz kalmak demek!
Kadınların, çocukların bir kısmı ailelerinden koparılmış ve organları pazarlanıyor iddiaları var!
Müslüman Türkleri yok etmek devletin milli politikası halinde uygulanıyor.
Dün Avrupa’nın ortasında yaşanan Saray Bosna katliamları bugün Çin’de yaşanmaktadır.
İnsanlık yirminci asırda farklı düşünüp yaşamak isteyenlere böyle işkence hakkını kendinde gören katillere cevap veremiyor. Başta Japonya olmak üzere 20 ülke bu durumu protesto etti, bu ülke vatandaşları da çeşitli şekillerde protesto etmektedirler.
Her şeyin bir birinden acı olduğu işkence ve benzeri baskılar ne yazık ki; İslam Birliği denen kurumda bir karşılık bulmuyor, gündem oluşturmuyor! Hiçbir İslam ülkesinden ve daha acısı Türkiye’den bir kınama veya protesto gelmediği gibi, en ufak bir yardım eli de uzatılmıyor! Sessiz ve sedasız belki izliyorlardır; bilemiyoruz!
Kurban Bayramı yaklaşırken, resmi veya gayri resmi İslami kesimler deri, kurban parası derdine düştüler, reklamlarla, duygu sömürüleriyle dünyanın çeşitli devletlerine kurban etlerini götürüp dağıtacaklarını vaat ediyorlar.
Doğu Türkistan’a herhangi bir vaat yok!
Dini konuşmalar içerisinde birlik, beraberlik çağrıları var, barış var, zulümler kınanıyor, Filistin’e, Arakan’a, Afrika’ya yardımlar toplanıp, kurbanlar gönderiliyor, Doğu Türkistan’ın adı bile geçmiyor!
Doğu Türkistan’da dindaşlarımız, soydaşlarımız katledilirken kurban derdine düşen dini resmi veya gayri resmi kurumlar; kıldığınız namazlar, tuttuğunuz oruçlar, kestiğiniz kurbanlar mübarek olsun! İçiniz ve vicdanınız rahat değil mi?
Hani Sünnetlere saygınız; “Hani komşunuz aç iken tok yatan bizden değildir” diyen Peygamberimiz Efendimizin Hadisi şerifinin gereği! Hani Hz. Ali’nin “Bir zulmü engelleyemiyorsanız, en azından o zulmü herkese duyurun” sözü! İnsanları, din büyüklerini sevmek, sözle olmuyor, sözlerini emir telakki edip, uymakla oluyor! Dinde samimiyet gereğini yerine getirmektir; gerisi boş laf, şekil ve görüntü!
Mazlumdan yana değilsek, zalimden ne farkımız var ki?