Vicdanların öldüğü, insanların diri diri ateşe verildiği, feryatların semaya ulaştığı yer. Bir de aralıksız çalan tren sireni… 3 bin Türk’ün canlı canlı ateşe atılıp yakıldığı dere. Suyu günlerce kıpkırmızı akan dere. Yanık kokusu tüm şehri kaplayan dere. Millet-i sadıkanın utanç deresi… Bahsettiğim yer, 1918 yılında can ciğer komşularımız (!) tarafından ateş verilen ve halen daha yüreklerimizde yanan, Erzurum’un Şehitler mahallesindeki Yanık dere.
Ruslar, Erzurum’u işgal etmiş ve yönetime el koymuştur. Ancak takvimler 1918 yılı Şubat ayını gösterdiğinde Rusya’da Bolşevik (Tarihin en kanlı, en acımasız ve en zalim ideolojilerinden biri olan komünizmin ilk defa iktidarı ele geçirmesidir). İhtilali patlak verir. Erzurum’a yerleşen Ruslar, ellerindeki silahları, Ermeni çetecilere vererek yola koyulurlar. Ermeniler ise, yıllardır içinde büyüttükleri kini, tarihin görebileceği en büyük ihanet için harekete geçerler.
Ar, namus, merhamet, vicdan gibi duyguları hiç öğrenmemiş olan Ermeniler, binlerce masumu katletti, evlerini barklarını yağmaladı ve her tarafı harabeye çevirdiler. Rus ve İngilizlerin desteğiyle Erzurum’da terör estiren Ermeni çetelerinin ettiklerini o günleri yaşayanlardan dinlemek lazım. ‘’Tren Rusya’dan gıda getiriyordu, yol kardan kapanmış. Yolu açmak için adam lazım. Yoksa şehir aç kalacak denilerek insanlar toplandı. Yanık derenin üst kısmında birbirlerine bağlayarak baltalarla kafalarını kesip içerisi cehennemi andıran dereye yuvarlıyorlardı. Bu bağırtı, feryat duyulmasın diye de lokomotif ha bire siren çalıyordu. Bu olay tam yirmi gün sürdü’’.
Son birkaç gündür bu hainler, Azerbaycan’ın sinir uçlarıyla uğraşıyor kendince. Ermenistan 2 milyon 956 bin 900 nüfuslu bir ülkecik. Tüm dünyada da 12 milyon nüfusa sahip olan Ermeniler, yıllardır ekonomik krizle boğuşuyor. Ve tarihin her döneminde başka ülkelerin maşası olarak kullanılıyorlar. Belli ki, yine Arpaları fazla gelmiş. Hani atalarımızın, ‘’Ayranı yok içmeye, atla gider çeşmeye’’ sözü tam Ermeniler için söylenmiş olsa gerek.
Uzun lafın kısası, bu Ermenilerin Cemaziyelevvelini biliriz. Sözün özü, bak hele şu Ermeni tohumlarına...