1 Kasım seçimlerine vatandaşların % 87 katılım sağlaması seçimleri ve ülkenin içinde bulunduğu durumu halkın ne kadar önemsediğini göstermesi açısından önemlidir. 7 Haziran’da halkın AK Parti’yi ikazının üç önemli gerekçesi vardı:
1- Çözüm sürecinin istismarına müsaade edilmesi, terör yandaşlarının adeta gemi ağzına almasına neden olması,
2- Paralel yapıyla mücadelenin genellikle söylemde kalması, ciddi ve somut adımların atılmaması.
3- Teşkilatlardaki şımarıklık, belediyelerdeki gevşeklik, rehavet.
Aslında ilk iki maddenin ortaya çıkması, biraz da devlet içindeki ihanet şebekelerinin varlığıyla ilgiliydi. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın da sıkça dile getirdiği güvenlik güçleri ve adalet camiasındaki hainlerin görevlerini istismar etmesiyle, devleti ve hükümeti zor durumda bırakacak tutumlarının da tesiri vardı bunda.
Neyse ki AK Parti 7 Haziran seçimlerini etraflıca analiz etti, hataları ve aksaklıkları tespit edip 1 Kasım seçimine hazırlandı. Ne kadar seçim hükümeti olsa da iktidardaki Ak Parti terörle mücadelede kararlılık gösterdi ve bu mücadelede önemli bir aşama kat etti. Ayrıca AK Parti karşısında muhalefetin örtülü ittifakları halkı ürküttü. En vatansever, en dindar denilen kesimlerin bile AK Parti’ye karşı eli silahlı terör örgütünün yüzünü yıkar hale gelmesi, akıl ve yürek tutulmasıydı. Halk bunu gördü.
Halkımız sırtını Kandil’e veren hdp’nin aslında bir Kürt atasözünde dendiği gibi “Kurtla beraber öldürüyorlar, çobanla beraber yiyorlar, sahibiyle beraber ağlıyorlar.” olduğunu iyice fark etti.
Ak Parti’ye seçimi kazandıran diğer bir etmen de belirsizlikler içerisinde kıvranan “iş dünyası” olmuştur. Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan illerde, AK Parti’nin oy oranındaki artış bunu apaçık göstermektedir.
Gelelim Erzurum’a:
Erzurum’da bugün hdp vekil çıkaramamışsa hükümetin aldığı güvenlik tedbirleri ve terörle mücadeledeki kararlığının yanı sıra:
1-Eski Sağlık bakanı Recep Akdağ’ın öncülüğünde çok iyi organize olan ve bölgeyi vekil adayı olarak, teşkilat mensubu olarak kadın erkek demeden karış karış gezen AK Parti kadrolarının emeği çok büyüktür.
2-Başta Tekman Kaymakamı Lütfullah Ün olmak üzere güney ilçelerimizdeki kaymakamlarımızın devletin iradesine sıkı sıkıya bağlı olmaları, teröre azami derecede taviz vermemeleri önemli olmuştur.
3- Erzurum'un güney ilçelerinde, köy ve mezralarda pkk tehdidine rağmen sandık başında adam bulundurmak, sandığa sahip çıkmak ve bu uğurda saldırıya maruz kalmak “Cumhuriyet Caddesi Dadaşlığı”nın ötesindedir, Erzurum severliktir, gerçek vatanperverliktir. Hakiki dadaşlıktır. Güney ilçelerine gitmeyeceksin, pkk’nın karşısına çıkmayacaksın, risk almayacaksın şehrin meydanında dadaşlıktan bahsedeceksin. Öyle “kurusıkı” olmuyor.
4- Anlaşıldı ki, hdp, Osmanlı artığı ecnebilerin ve kriptoların partisi. Marksist, Leninist, ateist! Asla Kürt partisi değil. Osmanlıya ve Türk milletine “kin besleyen” Rumların, Ermenilerin gayr-ı Müslim tebaanın ve uluslararası şer odaklarının… (Şöyle ki aldığımız duyumlara göre İsrailli, Hollandalı gizemli adamlarla hdp’liler Erzurum’un güney ilçelerinde seçim günü sandık sandık gezmişler.) Devlet önemli ölçüde güvenlik tedbirlerini aldı; ancak yine de yetersizdi. Halk üzerindeki terörist unsurların baskısı tamamen kaldırılmış olsaydı, hdp hem Erzurum’da hem ülke genelinde en fazla % 5-6 oy alırdı.
5- Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Sekmen ve ekibinin bitmez tükenmez enerjiyle -ve hatta seçim günü bile- Karayazı, Karaçoban, Tekman ve Hınıs’ı suyolu yapmaları. Köy köy, mezra mezra halkın ayağına gitmeleri. 7 Haziran’dan sonra Başkan ve ekibi hem şehir merkezinde hem ilçelerde karınca gibi çalıştılar. Sayın Başkan’a ve ekibine teşekkürler.
Seçmenin 7 Haziran’dan sonra AK Parti’yi yeniden tek başına iktidara taşırken AK Parti’ye verdiği en önemli mesaj şuydu:
“Gevşemeden şımarmadan Türkiye’nin kalkınmasına çalışmaya, terörle ve devlet içindeki kayıtdışı örgütlenmelere yönelik mücadeleye kararlılıkla devam et.”
Muhalefet partilerine verdiği mesaj da şudur:
“Yenilgilerin nedenini kendinizde aramak yerine hep halkı suçlamaktan, halka hakaret etmekten vazgeçin. ‘Devletin tek sahibiyim ve hepinizden üst bir akla sahibim’ rollerinden kurtulun ve tarihi, coğrafyayı, Anadolu insanının yüreğini doğru okuyun. Tevazu gösterin, kendinizi yenileyin.
Yazımı bitirmeden iki konuyu daha ifade etmek isterim:
1-Fitne odakları seçim başarısından sonra Ahmet Davutoğlu’na gaz verme ayaklarına düşebilirler. Amaç Başbakan Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın arasını açmak vs. Biraz komik niyet ama emelleri böyle olanlar olacaktır. Benden söylemesi.
2- Seçimden bir gün evvel Palandöken gazetesinde “U DÖNÜŞÜNÜZÜ SEVSİNLER” başlıklı yazımda muhalefet partilerine dair dikkat çektiğim konuyu seçim akşamı Ali Bulaç stv'de itiraf etti.
"Başbakan Davutoğlu devletin bürokratik ve ekonomik kaynaklarını diğerleriyle adil kullanmalıdır.”
Peki, ben ne demiştim o yazımda:
“Tüm U dönüşlerde tek çıkış noktası AK Parti yahut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhtarlığı. Ne vatan, ne din, ne Kürt meselesi ne ulusalcılık, ne fikir, ne dava… Yani siyasi erki ele geçirme… Yani devletin tüm imkânlarını kendi çevrelerine sunamama sancısı… devleti ele geçirememe hırsı.”
Erzurum’dan milletvekili seçilen Sayın Recep Akdağ, Mustafa Ilıcalı, Zehra Taşkesenlioğlu, İbrahim Aydemir, Orhan Deligöz ve Kâmil Aydın’ı kutluyor; seçim sonuçlarının kendileri, şehrimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını Cenab-ı Hak’tan diliyorum.
Selam ve dua ile...