Ben siyaseti sevmiyorum; sevme! Siyaset konuşmayı da sevmiyorum; sevme, siyaset de konuşma! Kimseyle siyasi tartışmaya girmiyorum; sana gir diyen de yok!
Ancak!
Sen, ben, o, biz, siz ve onlar bu hayatın içindeki gerçek kişileriz. Gerçek kişiler gerçeklerden, gerçekleri bilmekten, sorumludur. Gerçeklerden kaçamazsınız. Gerçek hayatın ta kendisidir. Bilinçli olmak, bilgilenmek, vatana karşı sorumluluktur.
Bizi sınırlayan, bize konfor sağlayan, geleceğimiz hakkında kararlara imza atanlar siyasilerdir. O halde bu iş siyasilere bırakılamayacak kadar önemlidir.
O halde düşünmeliyiz, fikir üretmeliyiz, fikrimizi açıklamalıyız!
Ancak bölmeden, kırmadan, dökmeden, azarlamadan, öteleştirmeden, kamplaştırmadan!
Sokrates; "Bir adam ortayı bulmayı bilmelidir ve her iki taraftaki aşırılıktan olabildiğince kaçınmalıdır.” Der.
Susmayı, dinlemeyi, yanlışı kabul etmeyi hazmedebilmeli insan!
Bilgi esas! Tarih bilgisi esas; tarih kaynağı ciddi, belgeli olmalı ve absürt olmamalı, akademik referans taşımalıdır! Referanslar dizilerden, siyasilerden, siyasileşmiş kişilerden alınmamalıdır!
Ve millet olarak bilgiye, geçmiş acı tecrübelere, geçmişten geleceğe tehdit oluşturan emperyalist manevraları okuyabilmelidir insanımız. Bunun için okullarımızın tedrisatlarına daha fazla felsefe, sosyoloji ve mantık dersleri koymalıyız.
Daha çok tarih daha çok felsefe okumalıyız! İnsanların ne düşündükleri herkes ve her şey için çok çok ödemlidir çünkü! Gelişmiş ülkeler nasıl düşünmüş, ne düşünmüş, nasıl yaşıyorlar ve biz düşüncenin ve fikir üretmenin neresindeyiz ve ne yapıyor, nasıl yaşıyoruz mukayese edebilmeliyiz. Yoksa Ortadoğu ülkesi olarak bulunduğumuz yerde patinaj yaparak yerimizde saymayı başarı olarak algılayabiliriz! Dünya gelişip ilerlerken üzerimize tur bindirdiklerinde, arkamızdan gelenleri geçtiğimizi düşünebiliriz ki bu dibe vurma halinin son perdesidir.