Ne Mehmet Sekmen Firavun, ne de Hüseyin Üneş Köle…
Spordan hele de futboldan anlamam deyip duruyorum ya, hakikaten durum tam da böyle…
Lakin sevgili dostlar, bu futbol denilen dünyanın siyasetini az çok bilirim…
Geçenlerde B.B.Erzurumspor Başkanı Hüseyin Üneş’e takıldım. Dedim ki:
“Yeni sezonda sağ açıkta ben oynamak istiyorum.”
Hüseyin kardeşim zeki, espri gücü yüksek ve iyi eğitim görmüş biri…
Cevap verdi:
“Ağabeyi hangi alanda istiyorsan saha senin emrinde!”
Sevgili dostlar, şaka da espri de toplumsal bir ihtiyaçtır ve tabiri caizse toplumsal bir vitamindir.
Kaç zamandan beri takip ediyorum.
Birileri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’le, B.B.Erzurumspor Başkanı Hüseyin Üneş’i karşı karşıya getirmek için acayip bir mücadele veriyor.
Neyse ki bizim Orkun Çizmeli meseleye el koydu ve her iki ismi de ERK Haber Televizyonu’nda bir araya getirerek eteklerindekini dökmeye vesile oldu.
O programda gördük ki biri ötekinden şevkacı değil.
Bendeniz de aynı noktadayım.
Ne Mehmet Sekmen bu şehrin bir Firavunudur, ne de Hüseyin Üneş bu şehrin bir asi çocuğudur.
İkisi de bizim, ikisi de bu memleket için kıymetli…
Biri çıkıp derse ki “bu takım yalnızca Mehmet Sekmen’indir, diğer herkes birer figürandır” ayıp etmiş olur…
Biri de çıkıp derse ki “Bu şehri Hüseyin Üneş Süper lige’e çıkardı, başkan Sekmen de hikaye diğer herkes de..”
O da çok büyük bir ayıp etmiş olur…
Bu fitneye ve bölünmüşlüğe fırsat vermeyelim.
Ben futboldan anlamıyorum ya, bizim Orkun’a sordum.
Dedim ki Orkun, “kim haklı kim haksız?”
Orkun, tecrübeli bir gazeteci ve spor yorumcusu…
“Şefim” dedi. “Her ikisi de bu memleket için acayip derecede mücadele eden ve bu memleket için elzem olan insanlar. Biri genç ve gençliğinin verdiği heyecanla sevgi ifadelerini dizginleyemiyor, öbürü de gençlerin kendisine karşı saygılı olmasını bekliyor. Hâsılı abi, ne Sekmen ne de Üneş bu şehrin hilafına bir adım atmıyor.”
Eyvallah Orkun…
Süper Lig’e çıktık…
Belki ben o ligde oynamayacağım ama benim bütün hücrelerim ve inancım o gün o sahada olacak…
Hüseyin Üneş söz verdi bana…
B.B.Erzurumspor’un Fener’le oynayacağı ilk maça beni davet edecek.
İsterim ki o tribünde Mehmet Sekmen, Ali Koç, Acun Ilıcalı, Hüseyin Üneş ve hoparlörde de İbrahim Erkal olsun…
(Hani hayal bu olmaz ya düşünün ki o hoparlörde önce Raci ağabeyi Ervah_ı Ezel’den’i okuyor, ardından da Aysun kardeşimiz Kırmızı Gül’ü… Tuncay’ın kulakları çınlasın nasıl olur da öyle bir ortamda biz Mükerrem ağabeyinin huma kuşunu unuturuz yahut da Mehmet Çalmaşır’ın Aizizim” deyişini…)
Fener bize gol atarsa içten içe gizli olarak sevinirim…
Biz Fener’e gol atarsak öyle bir ayağa fırlayıp öyle bir coşkuya kapılırım ki kimbilir belki de Acun, “ Tamam hemşerim bu kadarı kâfi” der…
Sonuç olarak muhterem hemşerilerim…
Kimsenin bizi bize kırdırmasına fırsat vermeyin.
Geçmişte bu şehir bunun çok ağır bir faturasını ödedi.
Yeni faturalar için artık mecalimiz de bütçemiz de yok…
Bakın ne güzel bir tablo var…
Medyada Acun Ilıcalı’mız…
Dünya yemek listesinde Nusret kardeşimiz…
(Birilerinin kasap çırağı olarak aklınca aşağılamaya kalktığı ama günün sonunda hakkını teslim etmek mecburiyetinde kaldığı bizim Aşkaleli Nusret…)
Sazda ve sözde Arif Sağ’ımız…
Var tabii ki..
Bizim Erdal Erzincanlımız da var…
Tıpkı Reyhani ve Sümmanimiz olduğu gibi,,.
Biz bu şehirde ne kadar Sünni sanatçı olan misal Nurullah’ı, Yavuz’u, Vahit’i dinlediğimiz gibi, yüreğimizi nakış nakış işleyen Alevi hemşerilerimiz Arif Sağ’ı, Erdal Erzincan’ı ve daha nicelerini de dinleriz. Çünkü: “Bunlar bizden, biz onlardanız.”
B,B,Erzurumspor artık Süper Lig’de…
Ne bu şehrin Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Hüseyin Üneş’in rakibi, ne de Hüseyin Üneş haddini ve hukukunu aşan biri…
Lig şampiyonu olur muyuz olamaz mıyız bilemem ama bendeniz hiç olmazsa Erzurum’da oynanan her maç için o statta yerimi alacağım ve “Sen çok yaşa B.B. Erzurumspor” diye bağıracağım.
İster birileri sesimi duysun, isterse duymasın…
O gün ben orada olacağım…