Anma programlarında gençlerimize tarih anlatmalıyız. Türk Milleti’ne reva görülen katliamların sebeplerini, Ermeni milletinin bu katliamda niçin ve kimler tarafından seçildiğini, bu psikopat katillerin asıl hedef ve emellerini anlatmalıyız. Türk’e niçin düşman olduklarını anlatmalıyız!
Ermeniler doksan sene sonraki katliamlarını başka bir Türk Ülkesi olan Azerbaycan’da yapmışlardır; bu sadece Türk düşmanlığı ile izah edilebilir mi?
Türkiye’de terör lanetini gerçekten çözmek isteyenlerin, terör konusunda fikri olanların Ermeni katliamlarını da gerçek anlamda bilmesi gerekir.
Atatürk’ün tarihe geçen “Geldikleri gibi gidecekler” kararlılığı, bağımsızlık aşkı, savaşçı ruhu milli şahlanışı doğurmuş, işgal eden katil milletlerden yurdumuz temizlenmiştir.
Kurtuluş Mücadelesi’nin ruhu kelimelerle anlatılabilecek, kelimelere hapsedilecek kadar küçük değildir.
Kurtuluşun kararlılığı ve gerekliliği felsefesinin üzerinde ciddi bir şekilde durmak lazımdır.
Ayağında postalı olmayan, silahında mermisi, çantasında yiyecek ekmeği ve azığı olmayan bir milletin vatan sevgisi ve mücadele azmini anlayabilmek için üst seviyede düşünmek lazım.
“Düşmanın silahı bizimkinden güçlü, asker sayısı bizden kalabalık diyen asker savaş kazanamaz, böyle askerle savaşa girmeyeceksin” diyen Konfüçyüs’ün, Türk Ordusu için bu sözü asırlar öncesinden söylediğini düşünebilirsiniz!
Önce umutsuz görünen Türk Milleti, bütün olumsuzluklara, yokluklara, acılara göğüs germiş, sürdürülen Türk ırkının yok ediliş programını iman dolu göğsüyle parçalamış ve işgalcilerin maneviyatlarını, matematiklerini bozmuş ve de aşılamaz sanılan çelik güçlerini yerle bir etmiştir.
Düşman vatanı yedi taraftan işgal etmişken aynı zamanda da içeriden de isyan ettirilen bir grup eşkıyayı yenmesini bilen bir millettir Türk Milleti!
Anma programları gerçeklik, tarih, sosyoloji ihtiva etmelidir.
Çocukluğumuzdan beri Türkiye’de ve Erzurum’un düşmandan kurtuluş gecelerinde Erzurumlunun düzenlediği anma programlarını düzenleyenlerin asıl tema’yı kaçırdıklarını düşünüyorum.
Yapılan konuşmalar bana öz’ü anlatmıyor; çoğu konuşma nutuk gibi, siyasi gibi, yatırım gibi.
Hatta Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki anma programları da Ben / biz daha güzel kutladık, Mevlit bile okuttuk” gibi konuşmalarla sona eriyor.
İçkili anmalara ise hiç girmek istemiyorum; o anmak değil başka bir şey!
Ermeni mezalimi yaşamış Erzurum başta olmak üzere Doğu Anadolu’daki şehir ve kasabalarda henüz bir “anıt” bile yapılmamış!
Niçinini herkes bilir de söyleyemez; sebep siyasidir, Ermeni’ye hoş görünme, ters düşmeme siyaseti veya başka emperyalist güçlerin baskısıyla böyle anıtlar bizde yapılamaz. Ancak Ermenilerin Erivan’da yanan intikam ateşi anıtı onlarca senedir yanar!
Senede bir defa Ermenilerin Türk katliamını anmak, hatta Ermenilerden, tarihten, katliamlardan, acı hikâyelerden hiç söz etmeden kurtuluşumuza sevinmek, zil takıp oynamak ve sonraki 364 gün hiçbir şey düşünmemek ve hiçbir şey yapmamak; anma programlarında insanlara herhangi bir şey anlatmadığımız, anlatamadığımız içindir.