Erzurum'da boşanma sürecindeki eşini bıçakla yaraladığı gerekçesiyle yargılanan ve 10 yıl hapis cezasına çarptırılan T.K'nin cezasında, eşi "tayt" giydiği için mahkemece tahrik indirimi yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığı bildirildi.
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, mahkemece bir süre önce kentte boşanma sürecindeki eşi D.K'yi bıçakla yaraladığı için 10 yıl hapis cezasına çarptırılan T.K'ye "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan verilen cezaya ilişkin, Hürriyet Gazetesinin 13 Nisan tarihli "Tayt giymek hakkımız! Söke söke alırız!" başlıklı makalesine konu olmak üzere birçok ulusal ve yerel basında haber yayımlandığı anımsatıldı.
"Bir kısım yayın organlarınca bu haberle ilgili olarak mahkememiz hakkında 'Tayt kadar başınıza taş düşsün, böyle mahkeme olur mu....' şeklinde hakaretamiz açıklamalar yapıldığının görüldüğü" anlatılan açıklamada, mahkemece Yargıtay'ın bu davadaki önceki kararlarını bozmasından sonra 15 Ocak'ta verilen kararından esinlenerek hazırlanan bu haberler ile ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulduğu kaydedildi.
Açıklamada, şu ifadeler aktarıldı:
"Karar ile sanık T.K'ye, eşi D.K'yi 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan, bozma öncesi karara nazaran cezası artırılarak 10 yıl hapis cezası verilmiştir. Kararın gerekçesinde mağdur eşin 'Ben o... isem sen de p...sin' şeklinde suç anında sanığa söylediği sözün haksız tahrik oluşturduğuna kanaat getirilerek en asgari hadden tahrik indirimi yapıldığı açıkça belirtilmiştir."
Mahkemenin indirim sebebinin tayt değil hakaret olduğuna işaret edilen açıklamada şöyle denildi:
"Gerçekte hakaret olan tahrik indirim sebebi ilgi çekici haber oluşturmak adına çarpıtılarak 'tayt giyme' gibi kararda hiçbir surette yer almayan ve hukuki olmayan bir nedene dayandırılarak haber yapılmıştır. Mahkememizi tamamen yersiz ve haksız şekilde çağ dışı zihniyetle karar veren bir yargı organı olarak göstermenin hiçbir faydalı amaca hizmet etmemesinin yanında hem yargı mensuplarının fedakarlıkla yaptıkları çalışma ve emeğe vefasızlık oluşturduğu hem de toplumun adalet duygusunu incitecek nitelikte olduğu üzülerek görülmüştür."