Akdağ, yaptığı yazılı açıklamada, 1928'de kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsünün, Osmanlı Devleti'nden aldığı mirası da koruyarak aşı üretmeye devam ettiğini ancak zaman içinde aşı üretiminin hem sınırlı kaldığını hem de değişen teknolojiye uyum sağlayamadığını ifade etti.
Dünya Sağlık Örgütünün 1996'da difteri-boğmaca-tetanoz (DBT) aşısında "plain" tipi (eski teknoloji) üretimden "adsorbe" aşıya geçilmesi yönündeki tavsiyesi ve mevcut üretimin ülke ihtiyacını karşılayamaması gerekçeleriyle DBT aşısı üretimine son verildiğini hatırlatan Akdağ, aynı yıl eski teknolojiyle üretilen "sample" tipi kuduz aşısının da üretiminin durdurulduğunu belirtti.
Akdağ, 1998'e gelindiğinde, ülkede üretilen son aşı olan BCG (verem aşısı) aşısının üretiminin, raf ömrü ile ilgili nemliliğin ayarlanamaması, saflaştırmada yaşanan sıkıntı gibi problemler nedeniyle durdurulduğunu, difteri ve akrep serumu üretiminin ise sürdürüldüğünü, üretimin bugün de devam ettiğini bildirdi.
AK Parti iktidarları döneminde aşı üretiminin yeni teknolojilerle ülkeye kazandırılması yönünde ciddi gayretler ve hazırlıklar olduğunu, aşı üreten firmalara Türkiye'de üretim yapmaları yönünde çeşitli teşvik imkanları getirildiğini ifade eden Akdağ, şu bilgileri verdi:
"Öncelikle çocukluk çağı aşı takviminde yer alan aşıların üretim aşamalarının bir kısmının gerçekleştirilmesi ve süreç içinde etken madde dahil aşı üretiminin tamamının ülkemizde yapılması süreci başlatılmıştır. Bu kapsamda aşı üreticileri ile yapılan çalışmalar meyve vermiş ve modern bir aşı olan beşli karma aşının ülkemizde dolumu, paketlenmesi, etiketlenmesi ve ruhsatlanması süreci başarıyla tamamlanmıştır. Arkasından yine son teknolojiyle üretilen konjuge pnömokok aşısının konjugasyon, dolum, paketleme, etiketleme, ruhsatlandırma çalışmaları sonuçlandırılmış ve ABD ile İrlanda dışında Türkiye konjugasyon yapılabilen 3'üncü ülke olmuştur. Bu iki aşının üretim süreçlerinin sayılan aşamaları 2008 yılından başlayarak ülkemizde gerçekleştirilmiştir. Ayrıca yine aynı modelle Td (difteri-tetanoz) aşısının antijen aşamasından itibaren ülkemizde üretilmesi projesinde son aşamaya gelinmiştir."
"AK PARTİ DÖNEMİNDE AŞI ÜRETİMİNE SON VERİLDİĞİ İDDİASI MAKSATLI"
Türkiye'de 2002'den itibaren yaşanan Kırım Kongo Kanmalı Ateşi vakaları sonrasında, dünyada aşısı olmayan bu hastalık için kendi aşısını geliştirme konusunda Ar-Ge çalışmalarının desteklendiğini ve ilk defa ülkede üretimi yapılacak bu aşıda sona yaklaşıldığını belirten Akdağ, "Sağlık Bakanlığımızın teşvikleriyle Covid-19 için yapılacak aşı geliştirme çabalarına bu konudaki ilerlemeler destek olacaktır. Hal böyle iken AK Parti iktidarı döneminde aşı üretimine son verildiği iddialarının ya bilgisizlik ya da kötü maksadın sonucu olarak ortaya atıldığı aşikardır." ifadelerini kullandı.
DOMUZ GRİBİ İÇİN ALINAN AŞILAR
Öte yandan, H1N1 (domuz gribi) salgını sırasında satın alınan aşılarla ilgili asılsız ve maksatlı iddialar ortaya atıldığını kaydeden Akdağ, "Bazı kişiler yüz milyonlarca dolarlık alım yapıldığını iddia etmektedirler. Hatta son günlerde milyar dolar ifadelerini kullananlar bile olmuştur. İşin gerçeği şudur, ilgili pandemi için 2009 yılında 6 milyon doz aşı satın alınmıştır. Bunlardan 3 milyon dozu kullanılmış, kalan 3 milyon doz ise grip virüsündeki muhtemel değişimlere karşı, gerekirse yeni üretilecek aşı ile değiştirilmek üzere stoklanmıştır. Bu aşılar için yapılan ödeme miktarı toplamda 32 milyon 250 bin avrodur." bilgisini verdi.