Vedat REFAYELİ
Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesi’nde artık ‘az sayıda’ okuduğum yazarlardan biridir.
Kuşkusuz Türk basınının önemli ismidir.
Hürriyet’te Genel Yayın yönetmeni olduğu dönem bir tren yolculuğu ile geldiği Erzurum’da tanışmış, sohbet etmişliğim olan da bir kişidir.
Yazı dilini beğendiğim kalemlerden biri olan Özkök’ün hemen hemen her konuda yazdığı yazıları büyük bir beğeni ile okuduğum gibi entelektüel birikimi sayesinde de sadece okutan değil, okuyucularına öğreticiliği de vardır.
Kuşkusuz her yazar yazdığı yazılardan ötürü güzel mesajlar aldığı gibi eleştirisel, bazen hakaretamiz tenkitlerden de nasibini alır.
Özkök de her ikisi ile de muhatap bir yazardır.
Geçtiğimiz günlerde yazdığı bir yazı vardı, hep beğendiğim, takdir ettiğim, hatta imrendiğim adama yakıştıramadım.
‘’Benim fikriyatım iktidarda olsaydı’’ başlıklı ilginç analiz yazısında fikriyatının iktidarda olması halinde olmasını istediği şeyleri sıralamış.
Hiç arzu etmediği şeylerden birisinin de cağ kebabı olduğuna dikkat çekmiş Ertuğrul usta.
‘’Gri renk yasak… Restoranda tandır isteyene tuhaf tuhaf bakılıyor… Hele hele cağ kebabı isteyene kapı gösteriliyor..’’ cümlesini hiç mi hiç tutmadım.
Anlaşılan cağ kebabı hayatında hiç olmamış.
Belli ki tatmış ama tutmamış!
Nihayetinde cağ kebabı da bir şekilde farklı tadı olan bir kebap ve özellikle Erzurum’un markalarından.
Aralarında gastronomi uzmanları ve ünlü gurmelerin de bir tattı mı bir daha yemek istediği cağ kebabını bu kadar horlamasını hoş göremedim işte.