Samet ÖZÜNAL haberi...
Arif Hikmet Kılıç…
Arif Hikmet Kılıç…
Çat’ın CHP’li ilk Belediye Başkanı…
Erzurum’dan yıllar önce ayrılmış ama baba ocağı Çat’la olan bağlarını hiç koparmamış…
Bu durumu; “Ailemin ve evlatlarımın ata yurtlarına yabancı kalmalarına kesinlikle göz yumamazdım” diye tarif eden Kılıç, doğduğu ve belirli bir yaşa kadar da ikamet ettiği topraklar için hizmet etmeyi kendisine hep bir vefa borcu olarak görmüş…
“Allah’ın izniyle şimdi de bu borcumu halkıma hizmet ederek ödemeye çalışacağım” diyen Çat Belediye Başkanı Arif Hikmet Kılıç, belediye başkanlığının daha ilk üç ayında değişimin öncüsü olmuş…
Öyle ki; bu değişiklik daha ilçeye girişte çekiyor dikkatimizi… Ana arterlerde, refüjler ve ilçe meydanında hummalı bir çalışma mevcut…
Sonra bir de 60’ncı Yıl Parkı…
Çat’ın ilçe statüsüne kavuşmasının üzerinden geçen 60 yılın sanki de izdüşümü olmuş bu park…
Aileler için nezih bir dinlence mekanı; aynı zamanda çocuklar için de çeşitli oyun parkurlarının bulunduğu bir eğlence mekanı…
Her ayrıntıyı düşünmüş Başkan Kılıç; ta ki parkın zeminini bile çocuklar oynarken düşüp yaralanmasınlar diye kauçuk malzemeyle kaplatmış…
Kendisini dinledikçe, kafamızdaki klasik ‘belediye başkanı’ imajı yerle bir oluyor, plan ve projelerini açıkladıkça, Çat ilçesi adına daha bir umutlanıyoruz…
Çünkü iddialı ve bir o kadar da hizmet hırsıyla yüklü Arif Hikmet Kılıç…
“Lamı-Cimi yok; önümüzdeki 5 yıl içerisinde Çat’ı Erzurum’un bir numaralı ilçesi haline getirmezsem, bunun hesabını benden sorun” diyor…
Demin ‘klasik belediye başkanı profili’ diye bir ifade kullandık ya, Başkan Kılıç hakikaten de bu profilin çok uzağında…
Misal:
“Kadın Dinlenme Evi”
Daha önce hiç duymuş muydunuz?
Duymuş olamazsınız, çünkü Türkiye’de bir ilk ve bu ilke Çat Belediye Başkanı Arif Hikmet Kılıç, daha işbaşı edişinin üzerinden geçen 2 ay içerisinde imzasını atmış…
Misal:
“Çaşır ve Işkın Festivali”
Bunu da daha önce hiç duymamıştınız…
Çünkü neredeyse Erzurum’la özdeşleşmiş olan bu yaz bitkilerinin isimleri üzerinden bir festival organize etmek, daha önce hiçbir belediye başkanının aklına gelmemişti…
Ama Başkan Kılıç, bunu da organize etmiş; tarihi de 27 Haziran…
Ya mini ticaret kompleksi?
Ya mimarisi bakımından Erzurum’da bir eşi dahi olmayan cami projesi?
Ya bunlara ne demeli sizce?
Bize sorarsanız “Helal be Başkan!” demeli…
Bunlar daha bir başlangıç, devamına gelince:
Buyurun, onları da Çat Belediye Başkanı Arif Hikmet Kılıç’ın kendisinden dinleyelim…
KURUMSALLIK; SİZİN VATANDAŞA
GÖSTERDİĞİNİZ SAYGIDIR
YENİGÜN ekibi olarak, daha önce de defalarca gitmişliğimiz olan Çat ilçesine giriş yapıyoruz…
O da ne!
Çat’ın girişi bile o hiç değişmeyen giriş olmaktan çıkarılıvermiş…
Kaldırımlar ve refüj düzenlemeleri falan…
Sonra meydanda hali harap bir süs havuzu vardı ya, onu da kaldırmış Arif Başkan… Yerine estetik bir güzelliğe sahip, süs bitkileriyle çevrili mini bir kavşak yaptırmış…
Belediye binasına giriyoruz…
Değişim, kendisini burada da gösteriyor bize… Önceleri sıradan bir köy konağını andıran belediye binasına sihirli bir el değmiş sanki…
Personeller de hakeza…
Özel Kalem Müdürlüğü’ne ulaşıyoruz sonra; bir de ne görelim?
Önceleri yerinde oturan bir memuru dahi bulabilmenin mümkün olmadığı binada adeta kurumsallık rüzgarları esiyor…
Grand tuvalet giyimli çalışanlar, misafir bekleme bölümü; kapı, cam, çerçeve ne varsa bir başka güzelliğe kavuşmuş…
Ve makam odasındayız…
Belediye Başkanı Arif Hikmet Kılıç, hakikaten de nazik bir idareci… Güler yüzü, üslubu, hal, hareket ve tavırlarıyla farkını anında gözler önüne seriyor…
Hal, hatır, selam ve kelam derken:
“Maşallah, işe belediye binasından başlamışsınız” diyerek, sonuna kadar büyük keyif aldığımız o sohbetimize giriş yapıyoruz…
“Belediye binası önemli” diyor Başkan Kılıç…
Ve devam ediyor:
“İdareciliğini yaptığınız kurumun şekli, şemaili ve görüntüsü, yanı sıra çalışma arkadaşlarınızın durumu, aslında sizin vatandaşa gösterdiğiniz saygının ifadesidir… Vatandaş da, bu ayrıntıdan yola çıkarak size kendisine gösterdiğiniz saygı nispetinde değer verir, o ölçüde saygı gösterir… Burası bir kurum, bu yüzden kurum tanımına ve standartlarına sahip olmalı ki; işleri kurumsal ölçülerde yürütebilesiniz… Her ne olursa olsun, insan işe evvela kendisinden başlamalı ve kendisini düzeltmeli önce”
AKLIM, GÖNLÜM VE RUHUM
HER ZAMAN ÇAT’TA OLDU
Başkan Kılıç’a diyoruz ki;
“Siz çeşitli nedenlerle Erzurum’dan yıllar önce ayrılmış bir İş adamısınız… Az ya da çok, iyi ya da kötü yaşamınızı idame ettirdiğiniz İstanbul’da kuşkusuz sosyal bir statünüz de var. Buna ilaveten ekonomik bir güce de sahipsiniz… Sizinle aynı imkânlara sahip birçokları doğup büyüdükleri topraklara sırt çevirmeyi tercih ederken, bu belediye başkanlığı fikri de nereden çıktı? İstanbul’u bırakıp da, hakikaten neden buralara geldiniz?”
- Sırtını koltuğuna yaslıyor ve gözünü camdan dışarıya çevirip derin bir iç çektikten sonra başlıyor anlatmaya Başkan Kılıç:
“Biliyor musunuz?” diyor, “Vakti zamanında göç ettik evet, ama bu ayrılış sadece fiziksel bir ayrılış oldu… Gönlümüz, ruhumuz, kalbimiz, tıpkı akrabalarımız, eşimiz ve dostumuz gibi hep buralardaydı… Ben bu topraklardan hiç yüz çevirmedim, hiç sırtımı dönmedim… Her yıl yaz mevsimlerinde kesinlikle ilçeme gelir, köyümde bir süre kalır ve cümle alemle haşır-neşir olurum… Sadece ben de değil, ailem de öyle… Ailemin ve evlatlarımın ata yurtlarına yabancı kalmalarına kesinlikle göz yumamazdım… Köyümde yaptırdığım bir evim var ve her sene ailece köyümüze gelir, baba ocağını kesinlikle şenlendiririz. Bu benim şaşmaz bir prensibimdir…”
ALLAH BİLİYOR,
AKLIMDA BELEDİYE BAŞKANLIĞI BİLE YOKTU…
Peki, ya Çat Belediye Başkanlığı?
Bu süreç nasıl gelişti?
Gülümsüyor Başkan Kılıç ve bizleri alıp ta seçimler öncesine kadar götürüyor…
Diyor ki;
“Hatırı sayılır büyüklerimizle bir araya her gelişimizde, ‘Yahu şu Çat’a çalışabilecek bir isim bulalım da, hep birlikte destek olalım. Çat’ı büyütelim, geliştirelim, güzelleştirelim’ diye bazı bazı sohbetler ederdik… Sonra isim aramaya başladık, hatta büyüklerim belediye başkanlığına aday gösterebileceğimiz ve üzerinde herkesin mutabık kalacağı o ismi belirlemekle beni görevlendirdiler… İstanbul’dan Çat’a geldim, görüşmeler yaptım, bazı isimler belirledim, ama buna rağmen bir türlü mesafe alamıyorduk. Çünkü falanca isme filancalar karşı, filanca isme falancalar karşı… Olmuyordu bir türlü; görünüş itibariyle de bu sevdadan vazgeçecektik… Allah biliyor, aklımdan o ismin benim olmam gerektiği yönünde en küçük bir düşünce dahi geçirmemişimdir… Bu durumu değerlendirirken, bu kez benim ismim öne sürüldü… Her şey bir anda oldu zaten, ilçe halkına sorulmuş, köylere sorulmuş, Allah için kimse de itiraz etmeden onay vermiş bu teklife… İnanır mısınız, belediye başkan adayı olmam ya da seçimleri kazanmamdan bile çok daha anlamlı bir şey bu. İnsanlar sizin isminize itiraz etmiyor ve herkes mutabık kalıyor… Bu bile büyük bir mutluluk aslında. Bu bakımdan hemşehrilerime teşekkür etmemek büyük haksızlık olur”
“AİLEMDEN 5 YILLIĞINA İZİN İSTEDİM”
Ya sonra?
Başkan Kılıç, anlatmaya devam ediyor:
“Bu görev bana verildi, konuyu ilk kez paylaştığım kişilerse, ailem oldu… Dikildim karşılarına ve ‘sizden 5 yıllığına izin istiyorum’ dedim… Şaşırdılar tabi, durumu anlatınca biraz muhalefet ettiler ama benim baba yurduna olan sevdamı bildiklerinden, sağ olsunlar destek verdiler… Seçim sürecini zaten biliyorsunuz, çalıştık, koşturduk, en ücra köylere kadar ulaştık ve şimdi buradayız…”
Seçim sonrasına getiriyoruz sözü ve soruyoruz:
30 Mart’tan sonra ilçede neler oldu?
Başkan:
“Biliyor musunuz? Çat, Horasan’la birlikte aynı yıl ilçe statüsüne kavuştu… Yani 60 yıl önce ilçe oldu burası… Horasan’a gidin bir bakın, yerleşik nüfus bir yana, günlük hareketli nüfus bile almış başını gidiyor. Çat ne halde peki? Yerinde sayıyor, sözü edildiğinde ilçe payesi bile çok görülüyor belki… Sıradan, öteki, unutulmuş ve ihmal edilmiş bir ilçe… Göreve başladıktan sonra dikkatimi çeken ilk şey, bağlı köylerden, yani yeni adıyla mahallelerden günlük işler için ilçe merkezine gelen kadınlar oldu… Sabah eşleriyle birlikte geliyor, dönüş için de mecburen akşam olmasını bekliyorlardı… Ya kahve köşelerinde, ya kaldırım kenarlarında, ya hastanede veyahut ağaçların altında kucağında çocuğuyla bekleyen onlarca kadın hem de… Yani köyden kalkıp Çat merkezine gelmek kadınlarımız için deyim yerindeyse zulümdü… Ve biz bu zulme daha fazla seyirci kalamazdık…”
BİZE ‘ALLAH RAZI OLSUN’
DESİNLER, O YETER…
Bu kadınlar için ne yaptınız?
“Kadın Dinlenme Evi” diyor Başkan Kılıç…
“Değil Erzurum’da, Türkiye’de bir ilktir bu… Belediyemize ait mekânlardan birisini bu iş tahsis ettik… İçerisinde ne ararsanız var, emzirme odasından mescidine varıncaya kadar hem de… Kadınlar geliyor ilçeye, işleri bittikten sonra dinlenme evimize koşuyorlar şimdi… Kimi bebeğini emziriyor, kimi uyutuyor; hatta altını kirleten bebekler için çocuk bezini bile hazır bulunduruyoruz burada… Kadınların karnı mı acıktı, lokantayla anlaşmışız, gidiyor ve yemeğini de yiyor… Köye dönüş saati gelince de, alıyor yavrusunu, biniyor minibüsüne ve evine ulaşıyor… Bakın, siz yeter ki hizmet etmek isteyin… Bunun onlarca yolu var… Şimdi o kadınların her biri bizim için bir kere ‘Allah razı olsun’ desin, bu bize fazlasıyla yeter… Geldik, gidiyoruz; bu saatten sonra bize ne lazım, geride bırakacak eser lazım, dua lazım…”
Devam ediyor Başkan Kılıç…
“60. Yıl Parkı’nı yapıyoruz… İlçe halkımızın dinlenebilecekleri, vakit geçirebilecekleri nezih bir mekan olacak… Tabi çocuklarımız için de öyle… Oyun grupları koyacağız buraya, yavrularımız oynarken düşüp yaralanmasınlar diye zeminini bile kauçuktan yaptırıyoruz… Neden? Çünkü Çatlı hemşehrilerim bu hizmetlerden hep mahrum kalmış da ondan… Sonra altyapı var, çalışmalara başlandı… İller Bankası’nca yürütülüyor bu çalışma… Bize ve belediyemize neye mal olursa olsun, korkunun ecele faydası yok… Bu bir hizmettir ve kesinlikle yapılmak zorunda…”
ÇAT İLÇESİNE TİCARET
KOMPLEKSİ PROJESİ
Çat Belediye Başkanı Arif Hikmet Kılıç, belediye ve hükümet konağına getiriyor sözü…
“Biliyor musunuz? Her iki binayı da yıkıp yeniden yapacağız… Hazırlıklarına başladık, önce belediye binasını yenileyeceğiz, ardından ilçemize yakışır bir hükümet konağı inşa edeceğiz…”
Derken Başkan Kılıç’a, sokakta bile konuşulmaya başlanan ‘Ticaret Kompleksi’ projesini soruyoruz…
Diyor ki Başkan:
“Bir yerleşim yerinde ekonomik bir canlılık tesis etmek istiyorsanız eğer, orayı önce cazip hale getireceksiniz… Öyle derme-çatma dükkanlarla ne ekonomi canlanır, ne de ticaret…”
Sonra söz konusu projeye ait görselleri gösteriyor Kılıç ve anlatmaya devam ediyor:
“İki katlı ve içerisinde onlarca işyerinin bulunacağı mini bir ticaret kompleksi kuracağız… Alt katlarındaki işyerleri belediyemize ait olacak, üst katlarındaki dükkanları da, kompleksi inşa edeceğimiz arsanın sahiplerine vereceğiz… Kompleks, tamamen yöresel bir mimariye sahip olacak… Her türlü ihtiyacın düşünüldüğü komplike bir eser yani…”
Projeye ait görselleri gözden geçirirken, ticaret kompleksinin hemen önündeki camiye ilişiyor gözümüz…
Onu da soruyoruz:
“Evet, Erzurum’da mimarisiyle sadece bizim ilçemizde bulunacak bir cami… Çok özel bir yapı olarak inşa edeceğiz… Ve şunu bir kenara yazın, cami inşası tamamlandıktan sonra açılışını bizzat CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yaptırtacağım…”
HALKA HİZMET ETMEK
İSTEYENE ALLAH YARDIM EDER
Başkan Kılıç’a belediyenin mali durumunu soruyoruz…
Öyle ya!
Onca proje için kuşkusuz yüklü de bir maliyeti göğüslemek gerekecek…
Dolayısıyla “nedir bu işin sırrı?” diye soruyoruz…
Başkan diyor ki;
“Siz hakikaten samimi manada, yüreğinizle ve ruhunuzla halka hizmet etmek isterseniz, size en başta Allah yardım eder… Maliyete gelince; bir belediye başkanının siyasi ikbal endişesi yoksa ve farklı planlar gütmüyorsa, o belediye başkanına halka hizmet etmek için bir lira bile ziyadesiyle yeter… Belediyemizin 2-3 milyon lira gibi kamu borcu var, o kadar olmasa da yine ona yakın da piyasalara borcu var… Kapatılan Yavi Belediyesi’nin borçları da buna dahil tabi… Piyasaya olan borçlarımız hususunda tamamen ticari çözümler üretiyoruz… Esnafın belediyeden alacağı var ve yıllardır bu paranın peşine gidip geliyor… Neredeyse artık gözden çıkaracak duruma gelmiş, ne yapsın, para yok! Biz çağırıyoruz esnafı, muradımızı anlatıyoruz ve diyoruz ki, ‘İlçeye hizmet edelim, halka birlikte hizmet edelim. Belediyeden alacağın 3 lira mı, biz bunun sana 2 lirasını gel hemen ödeyelim… Yoksa eski düzen devam edip gidecek… Sen alacağını tamamen gözden çıkarmaktan kurtul, biz de belediyenin borçlarından kurtulalım… Bunu da başardık mesela, bu sayede belediyemize daha yolun başında kazanç sağlamış olduk…”
ERZURUM’DA BİR İLK:
ÇAŞIR VE EŞKIN FESTİVALİ
Başkan Arif Hikmet Kılıç, Çat’ı bir cazibe merkezi haline getireceği taahhüdünden hareketle bir başka çalışmaya çekiyor dikkatimizi:
“Çaşır ve Eşkın” diyor…
“Bunlar sade Erzurum’a mahsus iki bitki ve er Erzurumlu bu iki bitkiyi yakından tanır… Aslında bunlar bir markadır… Biz bu iki marka ürünümüzün de ismini ön plana çıkararak bir festival organizasyonu yaptık… 27 Haziran’da Erzurum’da ve Çat’ta bir ilke atarak, “Çaşır ve Eşkın Festivali” düzenleyeceğiz… Türkiye’nin dört bir yanında yaşayan Çatlıları bu festivale davet ettik, hepsi gelecek… Aralarında işadamları da var, nüfuz sahibi olan hemşehrilerimiz de var… Bunda maksat nedir? Maksat şudur; Çat’ı sıradan olmaktan kurtarmak, insanımızı yeniden bu yöreye çekmek ve ilçemizi canlandırmak… Festival kapsamında konserler olacak, çeşitli eğlenceler tertip edilecek… Halk kaynaşacak, bir farklılık ve bir güzellik yaşanacak… Üstelik bunu geleneksel hale getireceğiz… Her yıl kapsamını biraz daha genişleterek, festivalimizi Erzurum’la birlikte markalaştıracağız…”
ERZURUM’UN EN POPÜLER
İLÇESİ ÇAT OLACAK
Soruyoruz Başkan Kılıç’a:
“Peki, 5 yıl sonra nasıl Çat hayal ediyorsunuz?”
Başkan kendinden emin:
Diyor ki;
“5 yıl sonra Çat ilçesi delinince akıllara Erzurum, Erzurum denilince de akıllara Çat ilçesi gelecek… Ben bu yola başımı koydum, 5 yıl sonra Çat ilçesi Erzurum’un en popüler ilçesi olmaz ise, bunun hesabını benden herkes sorsun… Benim şahsen paraya da ihtiyacım yok, siyasi bir gelecek hesabı da yapmıyorum… İşim, gücüm, varlığım ve variyetim hep İstanbul’da… Hepsini bırakmış gelmişim buraya; hizmet için, çalışmak için ve topraklarıma olan vefa borcumu ödemek için… 5 yıl sonra ikinci bir dönem de olmayacak… Hayalimdeki Çat’ı inşa edecek ve hemşehrilerimden müsaade isteyeceğim… Çünkü benim sorumluluklarım var, en başta da ailem… Bu 5 yılın sonunda yeni bir 5 yıl için niyetlenmeye kalkarsam, hepsinden öte kendime olan saygımı kaybederim…”