Söz konusu yasal düzenlemenin kişisel hak ve özgürlüklere getireceği kısıtlamanın yanında İslam coğrafyasını ise çaresizlikle karşı karşıya bırakacağını ileri süren Güvenli, “TBMM’de kabul edilen yeni yasanın ifade edilen amacı, terör faaliyetlerinin ve finansmanının önüne geçmek şeklinde açıklanıyor. Halbuki bu yasayla mazlumlara insani yardım ulaştıran STK’lara kolaylıkla terör yaftası yapıştırılabileceği gibi, insan hak ve hürriyet ihlallerinin dile getirilmesi de engellenmiş olacak. Toplumumuzun insani değer yargılarında onarılamaz tahribatlara sebep olabilecek bu yasaya Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın geçit vermeyeceğine inanıyoruz” dedi.
Sivil toplum yapılanmalarının, sosyal-ekonomik ve kültürel kalkınmanın en önemli dinamiklerinden birisi olduğunu vurgulayan Erzurum Sivil Toplum Platformu (ESTP) Başkanı Mustafa Güvenli, şunları kaydetti:
“Bir derneğin, kulübün ya da herhangi bir sivil toplum kuruluşunun terörü finanse etmesi ya da terör faaliyetlerinde bulunması, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre zaten suçtur ve bunun da mutlak bir müeyyidesi vardır. Sanki ülkemizde böyle bir suçun cezası yokmuş gibi davranmak ve bunun için yeni bir yasal düzenleme yapmak, egemen güçlerin hegemonyasına geçit vermekten başka bir şey değildir. Böyle bir düzenlemeyi özellikle de terörle iç içe olan ve uluslararası terörü her fırsatta körükleyen emperyalist güçlerin bize dayatması ise, ayrıca düşündürücüdür. Bilinmelidir ki; böyle bir yasa mazlumları çok daha çaresiz bir duruma düşürecek, ilaveten temel hak ve özgürlüklerin de gasp edilmesi anlamına gelecektir. ESTP olarak; biz bu yasanın TBMM’de kabul edilmiş olmasını hükümetin tamamen iyi niyetli yaklaşımı sonucu attğı yanlış bir adım olarak değerlendiriyor, kendilerine böyle bir yasanın aslında yıkım anlamına geleceğini hatırlatmak istiyoruz. Ve yine halkın iradesini temsil eden, sivil toplumun ifade ettiği anlama belki de herkesten çok daha vakıf olan Sayın Cumhurbaşkanımızın bu yanlışa ‘dur’ diyeceğini ve söz konusu yasayı kesinlikle onaylamayacağını düşünüyoruz. Çünkü gelişmiş ülkelerde demokrasi gereği sivil toplumun önemi her geçen gün artarken, bizim ülkemizde böyle bir adımın atılması üzüntüyle karşılanmıştır”