Vedat REFAYELİ
Dün gibi hatırlarım ilk defa Belediye meclis toplantısına katıldığım günü. Tıfıl bir basın mensubuydum ve 1980’li yılların da başıydı. Arkadaşlarım yakından bilir. Rahmetli Nihat Kitapçı’nın belediye başkanlığı döneminde ilk defa izlediğim o meclis toplantısı başta olmak üzere izlediğim her meclis toplantısıyla ilgili çok haberim, çok hatıram vardır.
Belki de ilk defa Mehmet Sekmen’in döneminde bir meclis toplantısına katıldım ve eskileri hatırladım. Ankara’da ki Erzurum Günleri sebebiyle Sekmen yoktu, meclise kadrolu vekili sevgili Eyüp Tavlaşoğlu başkanlık ediyordu. Her ne kadar izlemesi için basına ayrılan bölüm kötü olsa da salon ve toplantı ortamını çok değişmiş, gelişmiş gördüm. Gündem maddelerinin ekrana yansıtılması ve üyelerin bu ekrandan gündemi takip etmeleri çok ‘klas iş’ olmuş. Koltuklar o biçim, masalar on numara beş yıldız.
Çay bardaklarının biri boşaldığında diğeri geliyor. Toplantı için bundan daha iyi bir ortam olamaz. Ancak. Dakika bir, gol bir! Önemli bir gündem görüşülüyor, özellikle arka sıralardaki meclis üyeleri habire birbirleriyle sohbette. Gündem maddesinden çok bu benim dikkatimi çekiyor ve onca ‘şamata’ya bir türlü aklım ermiyor.
Acaba Sekmen başkanlık etse aynı muhabbetler olacak mı diye düşünmüyor değilim. Ve Eyüp Tavlaşoğlu, önündeki mikrofonu açıyor, o şamatacı üyeleri ikaz ediyor: Arkadaşlar lütfen sessiz olalım. Burada önemli konular konuşuluyor. Eğer sohbetinize devam edecekseniz lütfen dışarıya çıkın, orada edin. Ve anlıyorum ki salonlar değişiyor ama kafalar asla değişmiyor.
Bir çocuk gibi azarlanan bazı meclis üyeleri ya susuyor, ya da dışarı çıkıyor! Katıldığım ilk toplantıda Dadaşkent’te tadilata uğrayan o imar maddesi değil, bozulan o üyeler bende iz bırakarak oradan ayrılıyorum.