İnsanlar; objeler, nesneler, kavramlar ve semboller üzerinden anlaşır. Kendilerini anlatır veya karşıdakini anlar.
Kişiler, toplumlar birbirini anladığı sürece huzurlu olur, kendini güvende hisseder.
İnsanın kendisini güvende hissetmesi dünyalara bedeldir. Düşünebiliyor musunuz canınız, malınız, namusunuz emniyet ve güven içindedir. Aslında varlık sebebinizdir.
Günlük hayatta sıkça kullanırız. Güvenilir insan..Güvenilir bölge... Güvenilir ülke... Güvenilir yönetim...Güvenilir kurumlar..vs.
Bu kadar çok kullanılan ve hayatımıza yön veren kelime veya kavram nedir?
Güven; kendine, değerlerine inanmaktan kaynaklanan yüreklilik.. Veya birine inanma ve bağlanma duygusu, itimat etmedir. İnsan ve toplum hayatının güvenlik içinde olmasıdır. Yaşayan her varlık kendini emniyet içinde hissetmesidir.
İş yerinde, sokakta, caddede, seyahatte insan nerede olursa olsun hür olarak korku, çekinme ve kuşku duymadan, inanma ve bağlanma duygusunu en güzel şekilde yaşamasıdır.
Güven,bir şeyden umulan, beklenen niteliğe inanıp ona göre davranma eylemidir. Bu nedenle güven beşeri ve sosyal ilişkilerin esası, temeli ve dayanma noktasıdır.
Güven, insan ilişkilerinin temelidir. Eğer bu temel sarsılırsa toplum hayatında insan hayatında fırtınalar, kasırgalar ve tufanlar kopar.
Sabahleyin evinden çıkan insan akşam evine gelip gelemeyeceğinden kuşku duyarsa neler olur neler...!
1980 öncesi sokaklardan öldürülen gençlerin naaşlarını toplarken okuluna giden, işine giden, hatta bakkala gidenin bile ne olacağı belli değildi.
Sokaklar, mahalleler, şehirler bölünmüştü. İşte buna tarihte " Tevaif-ül Mülk" deniyordu. Yani mülkün dağılması , mülkün parçalanması.
Mülkün parçalandığı yerde ne can , ne mal ve nede namus emniyeti kalır. O halde ilk yapılacak şey emniyet, asayiş ve güveni acilen sağlamaktır.
Bakkal müşterisine, öğretmen öğrencisine, doktor hastasına, şoför yolcularına, yöneticiler toplumun tamamına güven ve eman vermelidir.
Güvenin olmadığı yerde, terör, anarşi ve her türlü hukuksuzluk baş gösterir. Bu durum toplumların toplu intiharıdır. Bundan kaçınmak, sakınmak gerekir. Buradan tek çıkış insanların bir birine güven, emniyet ve barış telkin etmesiyle olur.
Güven ve emniyetin olduğu yerde yatırımda olur, sermaye girişi de. Çünkü sermaye hassas kuşa benzer. En küçük bir değişimde kaçar, uçar gider.
Birde güven tene şey birden tesis edilemez. Uzun çabalar gerektirir. Bu uğurda dökülecek alın teri, göz nuru, el emeği dillerden düşmeyen dualar gerekir.
Toplumda güvenin oluşması aileden başlar, sokakla devam eder, şehirler arasında büyür ve ülke içinde asayiş, emniyet ve adalet olarak tecelli eder.
Bu durum güven toplumudur. Fetih toplumudur. Ülke artık cazibe merkezidir. Mıknatıs gibi çevresindekileri çeker de çeker.
Dünya çapında, asırlar ötesine ulaşacak tohumların serpilip yeşermesidir. Sosyal, ekonomik, kültürel, ahlaki değerlerin yükselmesi, yücelmesi ve meyve vermesidir. Tam bir yeni bir medeniyet inşasıdır.
Toplumsal güvenin, adaletin asayiş ve emniyetin zirveleşmesidir.
İnsanlar, toplumlar ve milletler için çok önemli olan bu güveni sarsmayalım. El ele tutuşarak kutlu yarınlara yelken açalım.
2017 yılı toplumsal güvenin kurulup büyümeye başladığı bir yıl olmasına çalışalım. Çatışmadan uzak, barış, güven ve dostluk içinde yaşayalım.
Çünkü; güven, insan ilişkilerinin temel taşı, var oluşumuzun ilk basamağıdır.