16 Mayıs günü Erzurum Kalkınma Vakfı Başkanı Erdal Güzel, mütevelli üyesi gazeteci Kadir Sabuncuoğlu, tarihçi Mustafa Ertek ve Atatürk Lisesi Müdürü Erhan Gürbüz ile birlikte Tekman'a doğru yola çıktık.
Şehrin beton binalarından ayrılıp Paşa Pınarına doğru ilerlerken yeşilin güzelliğini idrak edip Laleli üzerinden, tarihi Nebi Hanlarından ve Toparlak Baba köyünden geçerek Palandökenlere tırmanmaya başladık. Yükseklere çıktıkça tabiatın uyanışını, karların erimesini ve yeni yağan karın beyazlığını gördük.
Dağda yükselirken aracımızın arıza vermesi bir anda bizleri endişelendirdi ama çaremizde yoktu. 2600 metre yüksekte aracımızı durdurduk. Ne yapacağımıza karar vermek için araçtan indiğimizde bizi şiddetle esen kar fırtınası karşıladı. Birden Kerem ile Sofu kardeşin Deveboynunda tipiye tutulmaları aklıma geldi...
Aracımızın kontağını kapatıp modern teknolojiden faydalanarak servise telefonla ulaşıp korkulacak bir şey olmadığını öğrenince tekrar yolumuza devam ederek 2885 metre yükseklikteki Palandöken geçidine ulaştığımızda manzara görülmeye değerdi.
Palandökenlerin güney tarafına geçtiğimizde güllük gülistanlık, yeşil ile beyazın kucaklaştığı uçsuz bucaksız Tekman Yaylalarıyla karşılaştık. Yazın binlerce koyun sürüsünün varlığını, çobanların kaval seslerini, çadırlardan yükselen yanın Anadolu ezgilerini dinler gibi oldum.
Aras nehrinin doğduğu bu topraklar Hazar Denizine giderken birden "Aman Aras Han Aras Bingöl'den Kalkan Aras/ Al başımdan Sevdamı Hazarda çalkan Aras" mısraları ile birlikte o meşhur Bingöl Çobanları adlı şiir aklıma geldi.
Tolumuz Taşkesen köyünden geçerken heyelanın olduğunu yolu kapadığını gördük. Açılan geçici yoldan geçip Tekman'a vardığımızda güzel, şirin ilçemizin okuldan dağılan öğrencilerini görüp neşeyle evlerine doğru gittiklerine şahit olurken aracımız belediye binasının önünde durdu.
Tekman Belediye başkanı makamında yerlerimizi alırken kendinden emin tam bir halk adamı olan Başkan Mustafa Ergin Beyle koyu bir sohbete daldık. Başkana Erdal Bey bu yıl Er-Vak tarafından yapılacak Sultan Sekisi toplantısıyla ilgili bilgi aktarıp neden Tekman'ı seçtiğini açıkladı. Karşılıklı sohbet uzayınca içimden neden bu kadar yıl bu güzel insanlarla tanışmadım diye üzüldüm.
Sohbet sonrasında bir yıl önce yapılmış ve üç yüz kişinin aynı anda yemek yediği, bahçesinde çayını yudumladığı güzel çadıra gittiğimde sevincim daha da arttı. Gerçekten görülmeye değerdi. Bir tarafta yemeğinizi yiyecek, çaylarınızı yudumlayacak diğer taraftan Aras nehrinin sesini duyup çobanların kaval sesleriyle tarihe yolculuk yapacaksınız.
Bu mekânda çaylarımızı yudumladıktan sonra kasabada bize rehberlik yapan Erhan beyle kültür sitesini görüp ilgililerden bilgi aldık. Kasabanın sokaklarında yürürken etraftan esnafların güler yüzle bizi çay içmeye, konuşmaya davet etmeleri görülmeye değerdi. Güzel bir öğretmen evininin bulunması öğretmenlerimiz için ayrı bir güzellikti.
Güneş Tekman semalarından ayrılırken Belediye Başkanı Mustafa beyin Aras Nehri kenarında yaptırdığı mesire yerlerini gösterip kıl çadırında akşam yemeğimizi yerken koyulaşan sohbetin tadı anlatılacak gibi değildi.
Arık Yahya Kemal'in "Sessiz Gemi", Faruk Nafizin "Han Duvarları" şiirinde tasvir ettiği ayrılış vakti gibi bizde başkanla kucaklaşıp Erzurum'a dönerken asırlar gözümün önünden geçtiğini hissedip "gidemediğin yer senin değildir" ifadesinin doğruluğunu bir kez daha idrak etmiştik.
Son olarak Taşkesen köyünde kısa bir mola verip misafir olduğumuz Erhan Beyin amcazadesine vefat eden yeğenleri için baş sağlığı dileyip Fatiha'mızı okuduktan sonra tekrar Palandökenleri aşıp gece saat 10'da Erzurum'a dönmenin yorgunluğunu yaşamanın tadıyla gece rahat bir uykuya daldım...