Gelişen ve değişen dünyada hızla betonlaşan ortamda sokak futbolunun bittiğinden daha öncesi yazılarımda bahsetmiştim. Şehirlerin beton yığınına döndüğü yeşil alan ve boş alanların yok denecek kadar az olmasından dolayı günümüzde çocuklar ancak spor salonları ya da semt sahalarında spor yapma şansı buluyor. Ya da gençler kendilerini Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nün tesislerine atıyor. Eğitimde yaşananların sokak futbolunu öldürdüğünü defalarca anlatmıştım sizlere…
Aman, çocuğum şu olsun, aman çocuğum bu olsun diyerek eğitimde yarış atına döndürdüğümüz çocuklarımıza, spor adına haksız ediyoruz, doğrusu… Bazen de eğitimde yaşanan ilginç çark nedeniyle bizlerde zor durumda kalıyoruz. Örneğin ben sporun içinden gelen ve mesleğini de özellikle şehirde spor gazeteciliğinden yana icra eden ve hep sahada olan birisi nedeniyle çocuklarımın spor yapmasına da saygı gösterdim. Oğlumun da formasını giydiği Hüseyin Avni Ulaş Anadolu Lisesi Futsalda önce ilk şampiyonu oldu, bu dönemde en az bir hafta derslerinden uzaklaştı. Ardından Gümüşhane’de tur atladılar, bir haftada oradan kaybımız oldu. Sonrasında çeyrek final karşılaşmaları için Muş’a gittiler, bir haftada oradan kayba uğramış olduk. Yani oğlum 21 gün derslerinden geri kaldı.
Sonrasında bir spor sever öğrenci velisi olarak okul müdürüne ve Beden Eğitim Öğretmenlerine başvurarak futsal takımındaki öğrencilere yönelik ekstra dersler verilip, gençlerin kaçırdıkları dersleri en azından görmeleri teklifinde bulundum, ama nafile… Yani sizin anlayacağınız benim adım reşit kendin söyle kendin işit gibi bir şey oldu. Teklifim ve teklifimi ilettiğim eğitimcilerin bir kulağından girip, diğerinden çıktı. Çünkü ekstra dersin, e’sini bile göremedik. Allah’tan kendi adıma konuşuyorum, oğlum ders çalışıp sınıfı geçti. Ama sırf gençtir hevesi kırılmasın diyerek okul takımına gönderdik, takdiri kaçırdık. Aslında bunu anlatarak sizlerin kafasını yorduğumun farkındayım, ama gerçekleri de inkar etmemek gerekir. Ben konuyu anlatarak bir şeyin altını çizmek istedim. Yani eğitim sistemi, ben ve benim gibi düşünen öğrenci velilerini tedirgin etmektedir. Artık çocuğumuzu spora yönlendirirken oturup epeyce düşünmeliyiz.
Çocuğumuz ille de Sergen Yalçın yeteneğinde futbolcu, ya da Mehmet Okur gibi büyük bir basketbolcu olacak diye bir kural yok. Ancak spor yaptırırken de eğitimde neleri kaçırdığımızı anlatmak istiyorum size… Bugün Erzurum’da onlarca tanıdığım yetenekli futbolcular, ya çağrı merkezlerinde, ya marketlerde ya da hastanelerde hizmet alımı ile çalışıyorlar. Erzurum spor da o kadar çok büyük bir gelişme kaydeden bir şehir olmadığı için yetenekler kaybolup giderken, eğitimde kaçırdıkları fırsatları da artık bir daha yakalayamıyorlar.
Hayatın her türlü zorluğuna ve meşakkatine rağmen, yine de spor güzel ve sporun güzel yanlarını inkar etmek haksızlık olur. Spor, bütün kötülükleri def eder, insanları zinde tutar ve sağlıklı bireyler yetişmesine yardımcı olur.
Ben de bir öğrenci velisi olarak Erzurum’daki ailelere sesleniyorum. Eğitim sezonunda hassas davrandınız, “Aman çocuğum dersinden geri kalmasın” diyerek onları spora göndermediniz. Çocuklarınızı dört duvar arasına koca bir kış boyunca mahkum ettiniz. Artık yaz geldi okullarda tatil olduğuna göre, çocuklarınızı hiç olmazsa şu üç ay içinde spora yönlendirin. Çocuğunuz yaz tatilinde internetten ve hareketsiz kalmaktan kurtulsun. Obezitenin önüne de sporla geçmiş oluruz, bizden hatırlatması…
Gerek belediyeler, gerekse Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nün organize ettiği yaz spor okullarından çocuklarımızın en iyi şekilde istifade etmelerini el birliği ile sağlayalım. Ne diyelim, şimdi spor yapma vakti ve hareket etme zamanı. Evet Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde yiyeceğimiz yumurtalı pidelerden ve kıyma ile kadayıf dolmasından alacağımız kiloları ancak sporla verebiliriz. Onun için Ramazan ayında hem çocuklarımıza spor yaptıralım, hem de bizler yapalım. Çünkü hareket etmek şart... Şimdiden 11 Ayın Sultanı Mübarek Ramazan ayınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim. Kalın sağlıcakla…