Tavukları pişirmişim, hacı’yı da kahveye göndermişim!
Yirminci yıl’da ilan ettiğimiz felsefemizi anlatan sanat eserimiz (!).
Tolstoy 1880 yılında “İtiraflarım” adlı eserini yazmış.
Hayatı anlatıyor:
İnsanoğlunun arkasından bir canavar o’nu parçalamak için koşuyor. Yetişti mi parçalayacak, kurtuluş yok.
Önüne çıkan bir su kuyusuna atlıyor, insanoğlu!
Derin bir kuyu!
Ve tam aşağıda bir başka canavar, insanoğlunu parçalamak için aşağıda bekliyor.
İnsanoğlu bir dala tutunuyor, aşağı düşmemek için!
Eyvah; tutunduğu dalın çıktığı duvar dibinde biri siyah, birisi beyaz iki fare dalı kemiriyor!
Ve bu dal’a bir reçine (bal) sürülmüş!
İnsanoğlu, kuyunun dışında bekleyen bir canavar, kuyunun dibinde bir canavar ve bir dala tutunmuş; o dalı da iki fare kemiriyor. Hayat bu!
Ve insanoğlu bu daldaki bal’ı yalamaya başlıyor!
Vakit çok kısa ve bir kısım insanlar bu bal’ı sadece ölmemek için yalamaya çalışırken, bazıları ceplerine doldurmaya çalışıyorlar.
Burada insanların analizini, psikolojisini uzun uzun tartışabilirsiniz, ama durum dünya hayatı için ancak böyle tarif edilebilirdi!
Bazı insanlar bu balı karnını doyuracak kadar kullanırken, bazıları da bu balı ceplerine dolduruyorlar.
Daha ahmakları ise başkalarının ceplerine bal doldurmağa çalışıyorlar.
Daha da ahmakları başkaları ceplerine doldururken, kendi elleriyle onların ceplerine dolduranlara yardım etmek için dalı bırakmışlar!
Seçim Vaatleri ve Milletimiz!
Seçimlerde vaatler, atıp tutmalar, seçimlerden sonra unutulan vaatler, vitesi geri almalara alışkın bir milletiz.
Takip etmeyiz!
Edepli bir milletiz; sormaya tenezzül etmeyiz!
Utanır bir milletiz; “Sen alırken bana niye yok” diyemeyiz!
Borcumuz var, kredi borçlarımız var; ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz, kazancımız sosyal hayata katılmamıza yetmiyor, zevklerimizi ertelemekten hepsini unuttuk diyemiyoruz, demiyoruz!
Çocuklarımızın isteklerini karşılayamıyoruz.
Karnımızı bir şekilde doyursak da beslenemiyoruz.
Asgari ücret ve emekli maaşlarının dünyada sondan dördüncü olduğunu da söylemiyor, söyleyemiyoruz.
Herifsen al sen geçin demeği de beceremiyoruz!
Vaatlere bakıyorum bu seçimde, hele hükümetin vaatlerine ve meydanlarda alkış alan vaatlere, gerçekten burada bir yanlışlık vardır diye düşünüyorum.
Diyanet İşleri Başkanı’na sürpriz yaparak kurşungeçirmez Mercedes vaadi, alkış alıyor!
Papa’nın arabası üstelik yirmi yaşında sıradan bir arabayken!
Başkanlık deniyor, adam aç, gerçekten aç, çılgın gibi alkışlıyor!
Demek ki benim anlayamadığım değerler, toplumun gerçek değerleri olmuşlar!
Hep yazmağa devam edeceğim; okumazsanız, okumaya bir şekilde bir yerlerden başlamazsanız, kurtulamayız, hiç kimse kurtulamaz.
Ne okumuşu, ne kariyer sahibi, ne bal yalayanı ne yalayamayanı; asla kurtulamayız!
Mesele idrak etmekte!
Durumları gerçekçi olarak değerlendirebilmekte!
Zerrin Akturel 10 Yıl Önce
Kendi aç gözlerini aç ruhlarını duyururken seni beni bicareleri nasıl görsünler bizler hak almayı bilmiyorz hep hak verilmesini bekliyoruz oda olmuyor herkes öz benliğini kaybetmiş