Dönüp dolaşıp; bilgi, bilgiyi kullanmak, okumak, kendini geliştirmek, müşavere etmek, başkalarının aklını kullanmak, vakur ve sağlam karakterli olabilmek gibi üstün vasıflara sahip olabilmek gerektiğini yazmaya çalışıyorum!
Hemen hemen bir aydır korona virüsü ile yatıp kalkıyoruz!
İlahi korona sen insanı güldürürsün(!)
Etme korona, sen insanı öldürürsün!
Toplumu geren, tehdit eden salgın, savaş, yokluk, deprem, yangın, sel gibi tehditler veya olaylar son derece ciddi sosyolojik meselelerdir! Espri yeteneğine sahip milletimiz bu tehditten kara mizah çıkarmasını becerebilmektedir. Çoğu müthiş patlatılan espriler ne yazık ki; kaybolup gitmektedir. Bu kara mizah koronayı ürkütüp kaçırmaz. Korona pandemisine karşı psikolojik bir destek sağlayabilir!
Korona espri üretmiştir; insanları güldürmedi! Bu kara mizahlara gülenler de acı tebessüm ediyorlardır!
Sabır, bilgi ve hem korona enfeksiyonları ile mücadele eden veya diğer ciddi hastalığı olan insanlar için empati yaptığında; eminim ki sabırsızlık beyan eden evde patladım feryatları ortadan kalkacaktır.
Devleti yönetenlerin, sağlık çalışanlarının, medyanın, emniyet güçlerinin sürekli evde kalmanın, sosyal izolasyonun mutlaka sağlanması kuralına uyma ısrarını yüzlerce kez duyurmasına rağmen; inatla, şımarıklıkla hala dışarı çıkmakta bir beis görmeyen insanlarımız var(!)
Kimse virüs taşıyıp taşımadığından emin değil! Herkes taşıyıcı olabilir ve herkes bulaştırıcı olabilir. Bu bulaştırıcılık ise çok büyük oranlara ulaşıyor, bir kişi on altı kişiye bulaştırıyor. En yakınlarımızdan başlayarak, tanıyıp tanımadığımız insanlara bulaştırmanın, hastalığı bir sürü eve taşımanın vebalini omuzlarımıza yüklememeliyiz!
Sokağa çıkma yasağı 11-12 Nisan 2020 cumartesi ve pazar olarak sadece iki günle sınırlandı. İçişleri Bakanı; hata yaptığını kabul etti! Tamam! Yeterli mi; yetmez! Sırası değil! Büyük makamlara gelmiş insanların hatalarının maliyetleri çok büyük olabiliyor. İngiltere Başbakan’ı Boris Johnson; büyük bir hata yaparak, korona enfeksiyonunu ciddiye almadı; tedbir almadı, hem kendisi hem binlerce insan bedelini hastalanarak veya ölerek ödedi! Bu iki konuda da bilgi eksikliği veya bilgi yokluğu vardı!
Haydi, yöneticiler hata yaptılar diyelim; biz kendimiz bilgili olmakla, bilgiye göre hareket etmekle önce kendimize, sonra en sevdiklerimizden başlayarak topluma karşı sorumluyuz. Bugün hangi ev olursa olsun iki günlük makarnası, bir tas bulguru vardır. Ekmek olmazsa da olur, limon, kola, maydanoz, yoğurt, soğan vs olmasa da olur! Evimizde bir tas un varsa basitçe bir yumurta, bir tutam tuz, biraz su ile karıştırıp ekmek bile yapılabilir. O da olmazsa valilikler, kaymakamlıklar veya belediyeler aranarak yardım istenebilir! Ama sokağa çıkma yasağı veya evde kalması gerekenler için uyarılar ilan edildikten sonra bütün yasakları delmek kimsenin hakkı değildir. Yumruklaşmalar, tekmeler, bağırmalar, karaborsalar ne demek? Mazereti olabilir mi; olmaz!
Bizler işgaller, yokluklar, salgınları acı acı yaşamış bir milletiz, atın tersinden arpa çıkarıp yemiş bir ecdadın çocukları iki günlük bir iki maddenin yokluğundan korkup, birbirine giriyor; kınadım ve çok üzüldüm! Biz böyle bir millet değiliz!
Dönüp dolaşıp; bilgi, bilgiyi kullanmak, okumak, kendini geliştirmek, müşavere etmek, başkalarının aklını kullanmak, vakur ve sağlam karakterli olabilmek gibi üstün vasıflara sahip olabilmek gerektiğini yazmaya çalışıyorum!
Kendimizi her zaman başkalarının gözünden tarafsız ve reel bir gözle izlemeliyiz;