İnsan yaparak örnek olmayı tercih etmezse; söylediklerinin karşı tarafa etkisi olmaz! Sigara içen bir babanın çocuklarına sigaranın zararlarını anlatması gibi!
Yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren bir insanın, yalanın kötü, haram, aşağılık bir şey olduğunu anlatması gibi; komik!
İslam, yaparak, yaşayarak örnek olmayı (tebliğ) emrediyor!
Ben Müslümanları hayatlarındaki yalan, haram lokma, siyasallaşma, adab, edeb, nezaket konularında mükemmel olması gerektiğini düşünüyorum.
Okumayı, tartışmayı, araştırmayı, hatta birçok konuda eğitim almayı da seviyorum!
Eskiden eğitimim bir parçası da şüphesiz vaiz dinlemekti! Terk ettim!
Tabii ki işini titizlikle Kuran ve Sünnete göre yapan hocalarımızı tenzih ederek bu yazıyı yazdım!
Camiye girdim, vaiz veriliyor!
Hoca, “Ne kadar güzel bir huzur ortamımız var, bolluk bereket, içindeyiz, her şey çok güzele gidiyor” diye anlatıyor!
Sahi öyle miyiz? Asayiş ve hukuk berkemal mı?
Hoca siyasi mesajlar veriyor!
Hutbeler siyasi mesajlarla dolu!
Kapıda Haçlı Ordularının Suriye işgali gündemde olduğu için galiba geçen hafta “şehitliğin önemi” konusu işlendi!
Hocaların büyük bir kısmı kendilerine 1970’li yıllarda siyasi bir partinin propaganda ve misyonunu görev edindiler!
O partiye hizmet etmeyi İslam’a hizmet etmek gibi algıladılar!
Siyasallaştılar!
Taraf oldular!
Taraf olunca cemaatin bir kısmı da bir başka taraf oluverdi!
Hatta “Bu seçimde Müslümanların sayısı belli olacak” gibi İslam’a iftira eden saçma sapan, talihsiz propagandalara bile şahit olduk!
Mahallede sıkıntısı olanla, yardıma muhtaç olanla, manevi desteğe ihtiyacı olanla ilgilenmediler! Oyları inandıkları partiye toplayabilmek için zaman ve çaba harcadılar!
Şimdi de taraflar!
Nurettin Topçu; imam, öğretmen, muhtar üzerinde çok durmuştur, oldukça sert eleştiriler de yapmıştır!
Ben de sosyal yapımızı etkileyebilecek güce sahip olan imamların sosyal hayatımıza olumlu katkıları olduğunu düşünmüyorum!
Katkıları dünyalıkları için, eforları ve çabaları da!
Arkadaşım rahmetli olan eşine bir hatim ve Mevlit okutmak istemiş; “Hocam borcun altı yüz lira olur” demiş; Hoca!
Kabul edilebilir mi?
Edilemez!
Öğretmen kadar maaş alan bu kesime daha dikkatli bakmak istiyorum!
Günde beş defa toplam bir saat- bir buçuk saat çalışıyorlar! Bunun dışında Cami hep kapalı!
Belki birisi namaz kılmaya gelecek, belki bir şey soracak, belki bir dinle ilgili veya şahsıyla ilgili bir sıkıntısını anlatacak, belki de bir gayri müslim, Müslüman olacak; hoca yok, cami kapalı!
Niçin; hoca ek iş yapıyor, ya da evinde veya kahvede!
Hele bazı ilçelerde, belde veya köylerde durum daha vahim!
Hoca besicilik yapıyor, köyü, arazisi var, rençperlik, canlı hayvan ticareti yapıyor!
Ezan saatinde açılmayan Camiler, sabah namazına gelmeyen hatta sabah namazında ışığı yanmayan camilerimiz var! (Birinci dereceden şahitlik ederim.)
Üç Camisi olan bir ilçede müftü hiçbir şeye karışmıyor!
Bu tarz hocalar maalesef var!
Allah’tan gafil olmayan, edeb sahibi hocalarımız elbet ve mutlaka vardır ve onlara soruyorum;
1 -“Bahsettiğim hocaların aldıkları maaşlar helal midir”?
2 – “Helal olduğunu söyleyebilecek hoca var mıdır”?
3 – “Cebinde haram kazanç olan bir hocanın arkasında bilerek namaz kılınır mı”?
4 – Maaş alıp, vakit namazını kıldırmaya gitmeyen hocanın ve takipçisi olmayan amirinin ve cemaatinin İslam’a göre ne yapması gerekir?
Yazmamanın, söylememenin vebal olduğunu bildiğim için bu yazıyı kaleme aldım!
Diğer resmi, gayri resmi kurum ve daireleri; diyanet ve bazı hocalar gibi çalışsalar; eminim toplum batar ve hiçbir iş yürümez!
Hayat yürümez!
“Hocalar düzelmeden toplum düzelemez, biz düzgün olsak hocalarımız da düzgün olurlar” cümlesi ise bir kısır döngü müdür, bunun kararını siz sayın okuyucularım versinler!
Ben İslam’ı artık bazı hocalardan hiç dinlemiyorum, bana anlatacak bir şeyleri ve benim de onlardan öğreneceğim bir şey yok!
Kişinin yaptığı iş’e bakarım!