Son bir sene içerisinde bin kadınımız şiddetten öldürülmüştür. Bu rakamı, bu korkunçluğu bu cinayetleri anlayabiliyor muyuz? Bin sayısı hakkında fikrimiz var mıdır? Parmaklarımızla bir kere bine kadar sayabilir miyiz; bin’in ne kadar ettiğini anlamak için!
Kadın hakları; kadınlara cumhuriyetle verilen sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tamamına sahip olması ile aslında hiçbir hakkına gene kavuşmamıştır. Kadınlar haklarını ellerine alamamışlardır.
Bu yazı bir feminist yazı değildir.
Bu yazı oldukça tarafsız bir göz ve hakkı, hukuku düşünerek ve empati yaparak yazdığım bir yazıdır.
Kimseler ve hatta bayanlar da kendilerini kandırmasınlar ki; kadın erkek eşit olamamıştır. Kilodan, ebattan, pazı gücünden, ekonomiden söz etmiyorum; elbet.
Özgürlük insanın temel hak ve değeridir.
Kadın- erkek için ayrı değildir.
Evlilik durumlarında da kadın ve erkek için tanımlanmış ayrı eşitlik kuralları da yok.
Birey olarak yetişen ve “ben” çizgisi yüksek olan bekârlıkta sonuçlarına kendi katlanacağı durumlar için tercih hakkını elinde saklı tutan erkek veya kadın; evlendikleri saniyeden, itibaren “ben” ayarlarını “bize” çevirebilmelidirler.
Erkek ve kadın eşitliği aslında insanın kendi içindeki hak ve hukuktan başka bir şey değildir. Eğer insanlar arasında hak ve hukuka inanıyorsanız, adalet ve nezaket çizgisinde yaşıyorsanız zaten bir problem yok. Eğer adaleti, nezaketi bilmiyor ve uygulamıyorsak o zaman ister kadın – erkek ister diğer şahıslarla ciddi geçim ve hak gaspı problemlerimiz olacaktır, normaldir.
Türkiye için kadının hak ve erkek karşısındaki eşitliğini, haklarını konuşuyorsak; dünya sosyolojisi ve hukukundan, hukuku yürütmek durumlarından ve devletin kadınlara yaşama haklarını koruma güvencesini vermemesinden başlamalıyız.
Türk’ün asla kültürünü temsil etmeyen, barbarlık temsilcisi Türk filmlerinin Türk ailesine yapmış olduğu şiddet konusundaki katkılarını inkâr etmek mümkün değildir. Sinemamızda ve dizilerimizde pat küt kadını döven, tokatlayan, yere yıkan, kırbaçlayan insanları kahramanlarımız yaptık! Günümüzde ise çekimleri sosyolojik hayatımızı korkunç derecede negatif yönde etkileyen “dizilerimiz” yer almaktadır.
Diziler, geçmişte çekilen birçok sinema filmlerimiz bugünkü kadına şiddetin zeminini hazırlamıştır.
Son bir sene içerisinde bin kadınımız şiddetten öldürülmüştür. Bu rakamı, bu korkunçluğu bu cinayetleri anlayabiliyor muyuz? Bin sayısı hakkında fikrimiz var mıdır? Parmaklarımızla bir kere bine kadar sayabilir miyiz; bin’in ne kadar ettiğini anlamak için!
Haydi, bir defa sayalım parmaklarımızla bin’e kadar; bin’e kadar saymak kaç dakikamızı alıyor? Sonra bin rakamına o kadınların annelerini, babalarını, kardeşlerini, diğer birinci ve ikinci yakınlarını ekleyip isterseniz içi yananları bir de öyle sayalım.
Bin diyip geçmek, ateşin düştüğü yürekleri saymak ne kadar zamanımızı alıyor?
Bunun izahını hiçbir şekilde yapamazsınız.
Devlet kanunları yürütmek, mağdur kadına sahip olmak ve kadına değer veren kültürünü eğitimle işlemedikten sonra Türkiye bu yaranın ve yıkımın, cinayetlerin altında kalacaktır.
Boşanmaya çıkan, çıkmayan her kadın savunmasızdır. Bu yüzden hak ve hukuktan söz etmemiz mümkün değildir.
Diyanet ise sadece kitaptan, Hac’dan, umreden, kurbandan para kazanmanın hesaplarını yapıyor. Kuran Kursları, Camiler yapmak için Cuma günleri para toplamakla; kadın cinayetleri durmuyor! Diyanet bu işlerden yeteri kadar sorumluluk almıyor! Alıyorum diyorlarsa; buyursun anlatsınlar!
.
Devlet kadın sığınma evleri yapıyor, şiddet için tehditleri yeteri kadar ciddiye almıyor. Kadını sığınma evine hapsedeceğine tehdit edeni ıslah etmek için içeri alıp, cinayetleri önlemiyor. Kadın dayak yiyor, dayak ceza kanunlarında yeteri kadar ceza olarak karşılığını bulmuyor.
Boşanmak isteyen kadını öldürmek kültürümüz haline gelmiş; devletin, sosyal derneklerin, sivil toplum kuruluşlarının, siyasi partilerin, bu konuda çabası yok. Sanat çevreleri görkemli ödül törenlerinden, birbirlerine ödül vermekten zaman ayıramıyorlar!
Bin kadın ölmüş; bin kadın, bin kadın, bin ana, bin bacı, bin evlat, kimin umurunda?
Birisi yaşamak birisi öldürmek istiyor; devlet ortada yok!
Kadın haklarından bu durumda birisi söz edebilir mi, senede bin kadının yaşama hakkını sağlayamadıktan sonra! Irak’ta, Suriye’de bile bu kadar kadın ölmedi; bir sene içerisinde.
Bin kadın öldükten sonra; kutlayın kadınlar gününüzü; neyi kutluyorsanız?
meyra 10 Yıl Önce
yazınız anlamlı.şunu düşündünüz mü ya yoksulluktan çaresizlikten çocuklarıyla beraber yaşarken ölüme terk edilenler onlara ne olacak
Serap Durmazpinar 10 Yıl Önce
siddet hayvanligin kanunudur ve hayvanlarin akli-mantigi yoktur anlatamazsiniz..! canavar ruhlu insanlarin hayvanlardan (vahsi) ne farki vardir? ikisi de dusunemez, sorgulayamaz ve mantikli hareket edemezler. acimasizdirlar... ne kuldan utanir nede allah'tan korkarlar! yazinizi begeniyle okudum. en çok da turk filmlerine yaptiginiz vurgu ve magdurlarin siginma evlerine kapatilacagina magdur edenlerin hapse atilip islah edilmesi gerektigine vurgu yapmaniz çok dogru ve yerinde bir tespitti hos bana kalirsa deliler hastanesine kapatilmalidirlar acilen!!! diyanet isleri de aynen buyurdugunuz gibi.. maalesef! iyi giden, guzel giden, yolunda giden isler kutlanir. bu kadar kadin katledilirken, devlet bu konu hakkinda bu kadar acizken, çocuklar anasiz, ana-babalar evlâtsiz kaliyorken neyi kutlarlar bende anlamis degilim açikçasi!!! tesekkurlerimle... serap durmazpinar kuruhasanoglu / france