Geriye kalan ömrümüzde kaç tane daha kandil görebileceğimizi elbette bilemeyiz ancak; bir Mevlit Kandili daha geride kaldı.
Allah’ın (CC) insanları affetmek için özel olarak insan, mekân ve zaman yarattığını düşündüğümüzde mübarek gün ve gecelerin azımsanmayacak bir sayı ve sıklıkta olduğunu görürüz.
Ortalama doksan gün üç aylar, elli ikişer adet Cuma, perşembe, pazartesi, dört kandil gecesi, dokuz Ramazan ve Kurban bayram geceleri, Muharrem ayı ve bin aydan daha hayırlı müjdesiyle Kadir Gecesi. Saydığımızda İki yüz günden çok fazla eder; bu kadar rahmete talip olmak için fırsat demektir.
İhya etmek, edebilmek çok güzel!
Vaazlar, okunan Kuran-ı Kerim, mevlit ve dualar!
Açılmış eller, ümit Sema’da!
Müthiş bir duygu seli!
Yaşayabilenlere ne mutlu!
İnsanlar birbirlerini arıyorlar, kandilleri, mübarek günlerini kutluyorlar!
Eksik olan, eksik giden sanki bir şeyler var!
Güzelliği bir güne veya yılda yaklaşık iki yüz güne hapis etmek eksiklerin en büyüğü!
Tövbe edip, ertesi günü tövbeyi bozmak; mesela!
Kul hakkını kale almamak mesela!
Yalan, dedikodu üretmeye son vermemek!
Haram ve helal lokma arasındaki çizgiyi ayıramamak mesela!
Düşünmemek ( tefekkür etmemek) mesela!
Nereden gelip nereye gideceğimiz konusunda, yaradılış amacımızdan haberdar olmadan yaşamayı, hayatı, para ve mansıbı kazanmak ya da birikimlerimizi korumak amacıyla Allah’tan gafil olmak!
Ya da eğlenmeği, eğlenceyi hayatın gayesi yapmak!
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” buyuruyor, Cenabı Hak! (Zâriyât Suresi 56)
Ve “O hâlde, emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hûd, 112) Ayet-i Kelimesi!
Peygamber Efendimiz (SAV) “Bu Ayet-i kelime beni ihtiyarlattı”, “Saçlarımı ağarttı” buyurmuş!
Hûd Suresi, emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmamızı söylüyor, Peygamber Efendimizin saçları ağarıyor; bize galiba “tın” geliyor!
Sanki kandil geceleri veya diğer mübarek günler dışında sorumlu değiliz gibi algılıyormuşuz zannına kapılıyorum!
Bu kadar “hırs”, bu kadar “ben”, bu kadar kabarık “nefis”, bu kadar “boş vermişlik” ve bu kadar “haram lokma”, ve bu kadar “İlahi emre zıt yaşamak” emrolunduğumuz gibi değil!
Hele küçük ve büyük şirk ve itikat bozukluklarını, dine sonradan katılan bidatleri ise zaten saymıyorum!
Sorumluluk oldukça yüklü, ahret hayatı sonsuz ve ne yazık ki; nefis ve ben arsız!
Nefis kâfir, kavun tatlı!
Allah bizi rahmetiyle ıslah etsin ve affetsin; kulluğuna kabul etsin!