DOĞUTÜRK
2020-07-16 07:14:21

O balkon…

Mehmet ŞENER

mehmetysener@mynet.com 16 Temmuz 2020, 07:14

Keşke dili olsa da anlatsa o meşum gün orada neler yaşandı, kimler hakiki anlamda “herif ”ti, kimler, işin aslını astarını öğrendikten sonra “uç” verdi, kimler de, darbe girişimi püskürtüldükten sonra ortaya çıkıp “kahraman” pozları takıldığını…

Keşke polis evinin balkonu dile gelse de her şeyi tek tek anlatsa ve böylelikle, toplum “sahte kahramanları” bihakkın tanısa…

Neyse…

Bu özel günde sahte kahramanları boş verelim…

Nasılsa onlar her devirde hangi taşı kaldırsan altından çıkarlar.

Üstelik öyle bir “rol” yaparlar ki, ömrünü “yol” yapmakla geçirenleri yaya bırakırlar!

15 Temmuz akşamı…

Akşam yavaş yavaş geceye dönüyordu.

İstanbul ve Ankara, ihanet pususuna yatan kancıkların kustuğu dehşetin kıskacındaydı.

İlk dakikasından ta sabaha kadar bir saniye bile tereddüt etmeden balkonda aslanlar gibi mücadele eden Recep Akdağ, telefona sarılıp, hemşerimiz Zekai Paşayı aradı.

-Paşam, neler oluyor, Ankara’da?

-Sayın Bakanım, içimizdeki hain ve alçaklar bu Fetullah denilen satılmış adına darbe yapmaya kalkıştılar.

-Durum nedir Paşam?

-Çatışmalar devam ediyor, bazı alçaklar sivil halkın üzerine ateş açıp tankları sürüyor, Özel Harekât binası ve Meclis bombalandı.

Ankara’dan en sağlıklı haberi bu sayede öğrenmiş olduk.

Herkes diken üstündeydi…

O saatlerde, o balkonda, Recep Akdağ, Vali Seyfettin Azizoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, AK Parti Milletvekili İbrahim Aydemir, Emniyet Müdürü Kamil Karabörk, Başsavcı Ünal Bingül, jandarma komutanı Mehmet albay bulunuyorduk…

Saatlerce polis evinde bulunan bizlerin sayısı bir elin parmağını geçmedi.

Zaman sonra, tabii ki sayı arttı, öyle bir an geldi ki polis evinin balkonu artık iğne atsan yere düşmeyecek hal aldı.

Jandarma Bölge Komutanlığı’ndan kurmay başkanı telefonla emniyet müdürü Kamil Bey’i aradı.

“Teslim olun, kardeşkanı akmasın” dedi.

Bugün Kayseri Emniyet Müdürü olan Kamil Karabörk, o FETÖ’cü haine öyle bir cevap verdi ki, düşünün artık burada yazamıyorum.

Dört yıl geçti…

İnsan hayatında dört yıl hiç de küçümsenmeyecek bir zaman dilimidir. Fakat dört yıl devlet hayatında dört saate hatta dört dakikaya ancak tekabül eder.

Bugün yine o balkonun önünde tıpkı dört yıl önce olduğu gibi toplanacağız ve nasıl ki dört yıl önce Erzurum halkı darbe teşebbüsüne karşı dimdik durmuş ve devletinin yanında yer almıştıysa, Erzurum yine aynı çizgide ve aynı ruh halinde…

Size o güne dair bir sır daha vereyim.

Hani bazı dangozlar ileri geri konuşuyor ya boş verin onları…

Mehmet Sekmen var ya Mehmet Sekmen…

İşte o Mehmet Sekmen o akşam, belediyenin ne kadar ağır iş makinası ve kamyonu varsa tamamını şehirdeki askeri birliklerin önüne barikat olarak yığmıştı. Ve bunu yaparken ülke genelinde durum hiç mi hiç iç açıcı değildi.

Yabancı televizyon kanalları, darbenin başarıya ulaştığı ve Erdoğan’ın da kaçtığı haberlerini veriyordu.

Şimdi bakıyorum da, o gece saat 12’ye kadar etrafta gözükmeyen ne kadar riyakâr, eyyamcı ve hacı yatmaz varsa tekmili birden demokrasi kahramanı ve darbe karşıtı edasında…

Olsun bu da kötü bir şey değil ama unutmayın ki her şeyin sahtesi kötüdür.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.