Fatih Sultan Mehmet Han Bizans surlarına dayanmış, İlah-i müjdenin gerçekleşmesi arifesindedir.,
Surların öte tarafında ki; Bizans ahalisi meleklerin erkekliği ve dişiliği tartışması garebeti ve vahameti ile fethedilmeyi çoktan hak etmişlerdir.
Güdülmeye, yönetilmeye namzet bir çok toplumların mukaddaratı onlar içinde makus bir talihin ötesine geçmemiştir.
Son yıllarda ülkemizde cereyan eden sosyal,siyasal, ekonomik etnik ve inanç merkezli büyük meselelerin, belirli kişiler nezdinde ele alınıp kişilerin geçmişi ve bu günüyle değerlendirilip, kişiselleştirilerek kısırlaştırıldığı benzeri bir garabetin içerisinde olduğumuzda bir realitedir.
Asırlardır üzerinde yerleşik yaşadığımız ve jeo stratejisi üzerinden dünyaya nam saldığımız Anadolu jeopolitiğine sahip ve hakim olabilmenin çok ağır bedellerini ödememize rağmen
Yeni ve daha büyük bir oyunun arifesinde, hala daha evet veya hayır kampanyalarını kişiselleştirerek kısırlaştırıldığı tartışma ve çekişmeler etrafında yeni ve daha büyük bir bedelin eşiğindeyiz.
Kafamızı deve kuşu misali Türkiye kumlarına gömmüş, etrafında yanan ateşin sebeplerinden, dünyada ki hızlı değişim ve dönüşümden bihaber olarak
Hayati meseleleri bizim meleklerimiz liderlerimizin, dünü, bugünü, ikbal ve istiklali sebepleri, mahkûmiyetleri, mecburiyetleri, zaruriyetleri etrafında tartışırken
Dünya yeniden kuruluyor, şekilleniyor farkında bile değiliz.
Dünyada ki bu değişimin ve dönüşümün, en iyi yaşandığı, bedelleri ile hissedildiği Ülkemizde, yaşanılan olaylar ile gün ışığı gibi görünmesine rağmen,
Bedellerini ödeyen, sonuçlarına katlanan, yürekleri yakan ateşini hissedenler olmamıza rağmen, hala daha kısır tartışma ve çekişmeler eşliğinde bırakın bu değişime ve dönüşüme refleks ve petansiyel oluşturabilmeyi, kutuplaşmanın, ötekileşmenin, ayrışmanın izdüşümüne birbirimizi itiyoruz.
Dünya değişip ve dönüşürken yeni dünya düzeni sancılı bir doğumla gerçekleştiği yaşanılan olaylar ile aşikardır.
Sadece son aylarda gerçekleşen ülkemizdeki Paralel darbeden tutun, öncesinde ki ve sonrasında ki terör olaylarından çıkın.
Yoğun bir desteği olmasına rağmen seçimi kaybeden Hilary Clıntonun yerine seçilen Trump’ta,
Türkiyenin Uçak krizi ie Rusya ile karşı karşıya getirilmeside, Rus diplomatların arda arda öldürülmesi de,
Almanyada, Fransada, Belçikada terörize eylemlerin koyulmasıda, Fransanın AB den koparılmak için terörle dize getirilmeside ve aşırı milliyetçi AB karşıtı Le Penin iktidara hızla yaklaşması da,
Amerikada ki Trumba karşı milyonları sokağa döken perotestolar da,
İngilterenin AB ‘ den arılması da akabinde dolar ve sterlin değişimi ile ekonomik dalgalanmaların başlatılması da,
Kızıl ordu korosunu taşıyan uçağın düşürülmesi de, ülkemizde ki Reına ve Beşiktaş saldırıları da
Büyük oyun kurucunun tek merkezden komutlarının verildiği büyük bir oyundan ibaret olup dünyayı hızlı bir değişimin ve dönüşümün eşiğine getirmiştir.
Soğuk savaş döneminde dünyayı kendi ekseninde döndürmeyi başaran ve bir yüzyıl daha süper güçlüğünü ötelemek isteyen ABD ve onun biomekaniği ISRAİL,
Sovyetlerin dağılması öngörüsü ve başarısı ile Kafkasya, Asya ve Ordatoğu’da oluşacak sinerji ile yükselecek din ve milliyetçilik akımlarını teşhis etmiş
Bir taraftan yeşil kuşak projesi ile çeşitli, resmi ve gayr-i resmi, tarikat, cemaat, dini, milli örgüt vesaire sivil ve resmi teşekküler aracılığı ile bu akımları kontrol edebilip ve yönetebilmiş,
Diğer taraftan onlarca yıl öncesinden planladığı, baba BUSH’ ile deneyip başaramayıp ötelediği, akabinde Evangelist oğul BUSH’ ile üretilen 11 Eylül eylemi bahanesi ile , Taliban ve Ladin kuklalarının da katkıları ile Afganistana ve Basraya çöreklenmiş,
Akabinde Ortadoğu projesi ile Avrasya ve ortadoğuyu yeniden dizayn etmeye çalışarak süper güçlük iddasını bir yüzyıldaha ötelemenin mücadelesini vermiş ve vermektedir.
Diğer tarafta, Sıcak denizlere inme hülyasını gerçekleştiremediği için dağılan Sovyet Rusyanın adeta küllerinden yeniden doğması potansiyelini yakalaması ve bunu gerçekleştirmek
Ortadoğuya, Avrasya’ ya velhasıl Dünyaya tekrar hükmetme ideali peşinde ki Rusyanın ve konseptindeki Çin ve İranın bölgesel varlık ve menfaatleri etrafında oluşturdukları konjüktürel birliktelikle kayan Dünya eksenini kendi lehlerine çevirme mücadelesi,
Ve bu oyun kurucu ve bozucuların Büyük Oyunlarına karşı, figuranlık etmenin dışında onurlu ve omurgalı bir duruş sergileyemeyen bölge milletleri ve devletleri
Ve bunun bir adım ötesine geçip bölgede bağımsızlık, refleksi ve reaksiyonu ortaya koymaya çalışarak, rol kapmaya çalışan son Türk Devleti
ABD ve İSRAİL’ in bölgesel evdeki hesapları tutmayıp Avrasya ve Ortadoğuda ki varlıklarının dahi sorgulanması ve hakimiyetlerini kaybetmenin eşiğine gelmesi, Rusya,Çin ve İranın bunda etkin rol oynaması ve hakimiyetlerini hissettirmeleri ileride Avrasya ve Ortadoğuda bardağı taşıracak hamleler olup
Bölge ahalisini çok ciddi badirelere ve bedellere sürüklemesi artık ihtimalden öte realitedir. ABD-ÇİN, ABD-İRAN restleşmeleri de küçük emareleri olup
Türk Devletinin de bu bölge kavşağında ki güçlü varlığı, bağımsızlığı, onurlu ve omurgalı duruşu, stratejik ve konjüktürel avantajları bir potansiyele dönüştürebilmesi,
Bu oyun içerisinde ya büyük bir Rol kapması yada figüratiflikten öteye geçememesi açısından çok önemli olup ileriye yönelik bölge ahalisinin benzer akıbetine maruz kalmamak için,
Ve bugün gerçekten Mevzu Bahis Vatandır.! Gerisi de Teferruattır.!
Ve baş döndürücü hızla değişen ve sanki de kendi sonunu hazırlayacak boyutlara ulaşan dünyanın değişim ve dönüşümüne, Türkiye çağın gerekleri, zaruriyetleri, öncelikleri ışığında bir değişim yaşaması da bir mecburiyet ve zaruri yettir.!
Türk Devletinin, bu gün yanan yarın daha da güçlenerek yayılacak olan ateşin etkisinden kurtulup,söndürebilme rolünü üstlenip, varlıkla yokluk arasında ki mücadelesini Tam Bağımsızlığa dönüştürebilmesini sağlayabilecek
Avrasya ve Ortadoğu kavşağında Lider Ülke Türkiye idealini başarabilecek, birlik ve beraberliğini tesis edebilecek, devamlılığını ve sürekliliğini sağlayabilecek ve kendisine tehlike arz edecek her unsuru bertaraf edebilecek,
Ülkemizi ve Devletimizi daha hızlı yol aldıracak, Yeni ve Güçlü bir Sistem gerçeğine ihtiyacı vardır.!
Evet ve Hayır tartışmalarının kısır çekişmelerden ziyade bu minvaldeki olumlu ve olumsuz boyutları ile seyretmesi ülkemizin ve devletimizin ali menfaatleri açısından elzem ve önemlidir.
Ve son yıllarda hızla değişen ve dönüşen dünya ile beraber oyun kurucuların aldıkları konumlara göre konum almak zorunda kalan, onların değişen stratejileri ve yöntemlerine göre dönem dönem kendilerinde ve eksenlerinde de bir değişim mecburiyeti hasıl olan,
Dönemsel olarak kendilerini çok hayati hatalara da sürükleyebilmiş olan, etkin pişmanlık ve kandırılmışlık refleksi ile telafi cihetine giden,
Fikren, zihnen ortak noktası ve sevdası olmasa da devletin ali menfaatleri adına geçmişe takılmayan, önce ülkem için yardan ve serden geçen liderlerimizi birde bu açıdan anlamak ve anlamlandırmaya çalışmak daha doğru olur kanaatindeyim.
Her beşer-i sistem çağın getirdiği yenilik ve gelişmeler oranında yeni bir sisteme gebedir.! Önemli olan bu sistemin milletin birliğine, dirliğine, bütünlüğüne vesile olabilecek sağlıklı bir doğumla dünyaya gelebilmesini sağlayabilmektir.
Lakin milletine korku salan, geleceği hakkında endişeye sürükleyen, ürküten, kaygılandıran hiç bir devletin ve idari sistemin kurulsa da uzun vadeli yaşaması mümkün değildir.!
Bu yeni söz konusu sistemin, korkmayan, geleceğinden endişe duymayan, yarın ne olacağı kaygısı taşımayan bir millet halet-i ruhiyesi üzerine ancak ikame edilebilir. Öncelikle bunun sağlanması gereklidir.
Söz konusu sistemin çağın gerçekleri eşliğinde, ilmin, fennin ve teknolojinin ışığında toplumun bütün kesimlerinin katılımını ve kabulünü sağlayabilecek, milletin köklü problemlerine çözüm üretebilecek nitelikte olabilmesi de sistemin devamlılığı, geçerlilik ve güvenirliliği açısından önemlidir.
Günümüzde ki Anayasal sistem değişikliğinin, bu mihvalde ki hassasiyetler etrafında bütün boyutları ile çağın gereklerine cevap verebilecek niteliğe kavuşturularak sistemize edilmesi elzemdir.
Hızla değişen ve gelişen dünyaya ayak uydurabilecek, zalimce hükmetmeye çalışanların oyununu bozup başlarına geçirebilecek, özde İlah-i kaynaklı, halde insana tandanslı bir devlet sistemi ve yönetiminin bu necip millete ve mazlum milletlere nasip olabilmesi dileklerimle…
selam-saygı-dua...