DOĞUTÜRK
2013-07-29 17:01:23

Ramazan Yazıları IV: İtikatta Yozlaşma!

Tevhit GÜLSEVEN

tevhitgulseven@gmail.com 29 Temmuz 2013, 17:01

Erzurum’da ramazan ayını geçirmeyen insan, ramazan lezzetinin ne anlam taşıdığını bilemez. Bu söz çok iddialı olsa bile; Erzurum’da ramazan yaşayanlarda mutlaka unutamayacakları güzel hatıralar, izler bırakmıştır!
Ramazan güzelliklerinden birisi de muhakkak ki eşsiz ve birbirinden güzel vaiz zenginliğiyle vaizlerini sıdk-ı kalp ve sıdk-ı hulusla sunan hocalarımızdır.
Bu hocalarımız o zaman paye veya mansıp, statü ne derseniz deyin; “efendi” veya “hoca” diye çağrılırlardı. Henüz “efendilere” “hocaefendi” demek icat olunmamıştı.
Bir Naim Hocasız ramazana alışmak zor olmuştur!
Sadık Efendisiz, Sakıp Efendisiz, İhmal’in İmamı, Horasan Müftüsü Mehmet Sıddık Efendi, olmadan ramazanlara alışmak da zor olmuştu.
Osman Bektaş Hoca, Yunus Kaya Hoca, Hakkı Hoca, Abdulgaffur Efendi!
Bu hocalarımızın ortak paydası günümüzün büyük dertleri olan fitneden, malayanilikten, benlikten ve önemli ölçüde de siyasetten uzak olmalarıdır.
Belki içlerinden birkaç isim belli bir partiye destek olmuştur; keşke olmasaydılar!
Ancak hadlerini aşıp; bir akademinin istikbaline el uzatacak kadar, bir şehrin bütün seçilecek milletvekili ya da belediye başkanı olacakların isimlerini dergâhlarında belirleyecek kadar siyaset meydanına girmemişlerdi.
Eminim ki; onların zamanlarında cemaatler bu kadar geniş, yaygın, etkin, aktif olmadıklarından cemaat menfaatlerini gözetmez; din-i mübin için çaba sarf ederlerdi.
Allah hepsinden razı olsun!
Bir fitneye, bir siyasi kişiye kendilerini veya dini kullandırmak için geçiş izni vermemişlerdir. (Ben öyle biliyorum)
Bir fitneye alet olmamışlardır!
Ve çok daha önemlisi ve işin aslı ise itikatlarının bozuk olduğuna dair bir olay veya bir şahit gösteremezsiniz!
Bugün daha çok cemaatleri, akademisyenleri, ilahiyatçıları dinliyoruz, okuyoruz Camilerde, medyada; bu kadar dini anlatan hoca görüyoruz, Allah aşkına zevk alan, bilgilenen, görgüsü, bilgisi artan, kendisini düzeltme ihtiyacı hisseden var mı?
Televizyon kanallarında iftar programlarını seyredip imanı güçlenen, haram lokmayı, kul hakkını, millet hakkını yemeği terk eden kişi var mı?
Doğru dürüst zevkle seyredebileceğimiz bir iftar programı biliyor musunuz?
Ya envai çeşit saz ve cümbüşle program yapan “Diyanet radyosu”; zaten evlere şenlik (!)
Sorulara bakın, “sakız çiğneyince orucum bozulur mu”, “iğne yaptırsam orucum kaçar mı”, “babam üç senedir yatalak, oruç tutmazsa olur mu?”, “İranlı hoca su içebilirsiniz dedi, biz de içebilir miyiz?”.
Bu nasıl Müslüman ki bu soruların cevabını daha öğrenememiş?
En önemli tartışma meselesi ise “orucu bir saat fazla tutuyor muyuz, tutmuyor muyuz?” Arkasından “daha orucun başlama saatini bile halledememiş bir Müslüman toplum mesajı” çıkarılmış oluyor; arkasına takılanlara duyurmak istiyorum!
Bu nasıl iştir ki; her yıl orucu kaç saat bilmem dakika fazla tutuyoruz meselesini tartışarak geçiriyoruz.
Mübareklerin üzerlerinde, onların cemaati dedelerimizin üzerlerinde “Müslüman kokusu” vardı!
O mübarekler Müslüman kokuyorlardı, konuşmaları, hitapları, yolda yürümeleri, özel sohbetleri, oturup kalkmaları, gülümsemeleri bile Müslüman’dı.
 
 
İster vaiz olsun, ister hoca, ister hocaefendi, ister TV, ister radyo, ister cemaat! Müslüman olarak ilk bakacağımız itikat meselesidir.
İtikadı düzgün mü değil mi?
Adam; meşhur olmanın mı peşinde, sulandırmanın mı peşinde; yoksa reyting için mi uğraşıyor!
“Allah katında tek din İslam’dır”. Al-i İmran Suresi 19
İslam’ın da akaidi, kanunu (şeriatı) vardır ve dışı İslam’dan başka bir şeydir; dikkat!
Kur’an ve Hadis’ten ayrılmak, beğenmemek, zamanı geçti demek, kendi fikrini ileri sürmek, “ama” demek, kendince yorum katmak hiç kabul etmemekle aynı kapıya çıkar!
Hıristiyan ve Yahudilerle diyaloga girmek için Kuran’dan, Peygamberimizden taviz vermek haşa insanı küfre götürür!
Mesela; cemaatlere bakıyorsunuz; genelde para toplamakla meşguller. Bir soru sorun hocalarına; “Zekâtımı, fitremi, kurbanımı vakfa, Camiye, cemaate verebilir miyim?” deyin. Cevapları “Evet” olursa, ben uzak durun derim. Çünkü “evet” cevabı din’e aykırıdır!
Yozlaşmaya alet olmamak için okumak, sahih fıkıh bilgisi olanları araştırıp bulup bilgilenmek, her hocanın, her cemaatin, her medyanın sözüne güvenmemek lazımdır. Bu tartışmaları gündemde tutmak itikadı bozuklara iltifat etmek anlamı taşır, fayda sağlamaz.
Bunlar tehlikeli konulardır ve insan dinden çıkabilir!
Kural, kanun Allah’ındır! Üstüne söz ve fikir olmaz!
Aman dikkat!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.