Özellikle de endüstriyel toplumlarda yaşayan insanlar kentleşme ve buna bağlı olarak kalabalıklaşma, gürültünün artması, hızla zorlaşan yaşam şartları, trafik sorunu ve benzeri durumlarla sıklıkla karşılaştığını dile getiren Şefika Aydın Selçuk, “Modern çağın hastalığı olarak bilinen stres karşısında bedenin stresin 3 aşamasında tepki gösterdiği kanıtlanmıştır.Bedenimiz üzerine gelen tehdide karşın 3 aşamalı tepki gösterir.Alarm tepkisi, Direnme dönemi ve Tükenme dönemidir.Alarm aşamasında stres yaratıcı faktörler fark edilmekte ve biyokimyasal tepkiler harekete geçirilmektedir. Beden kendini korumaya hazırlamaktadır. Stres yaratıcı faktörler ortadan kalkmayıp etkisini sürdürmeye devam ettiğinde ise beden tükenme aşamasına gelmektedir.''diye konuştu.
“Stres birçok hastalığın oluşmasından sorumlu olabilir! Stres kalp hastalıklarının, inmenin, kanserin, solunum yolları hastalıklarının, eklem iltihaplarının, mide- barsak bozukluklarının, uykusuzluğun, depresyonun, psiko-somatik rahatsızlıkların, deri hastalıklarının, kronik ağrı ve sancıların ve şişmanlığın başlıca nedenlerindendir” diyen Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, daha sonra şunları kaydetti; “Özellikle son yapılan çalışmalarda; fazla kilolu olma ( overweight ), obezite ve tıkarcasına yemek yeme ( binge eating ) gibi beslenme bozukluğuna da bağlı bu durumların oluşumunda stres faktörü büyük rolü oynamaktadır. Obezite yüksek yağlı ve karbonhidratlı besinlerin tüketimi ile ilişkilendirilirken günlük yaşam stresinin artmasında da motivasyonu arttıran besinler ilişkilidir.
Stresin olağan dışı sürelerde devam etmesi halinde bedende sistematik yıpranmalara neden olmaktadır. Stresli bir yaşam insanın duygusal gerginlik hissetmesine, toplumla bütünleşmeme ve uyumsuz kişilik sergilemesine neden olmaktadır. Stresin tırmanma süreci gösteren belirtileri; sürekli telaş içinde olmak espri anlayışını yitirmek, karar almada ve bu karara bağlı kalmada güçlük çekmek, giderek sabırsızlanmak, unutkanlık, alınganlık, sürekli kusur bulma ve başkalarını azarlama, değersizlik, yetersizlik, terk edilmişlik duyguları, sigara ve içki eğiliminde artma, aşırı hayal kurma, sağlığa aşırı ilgi ve uyku bozukluğudur.Bedendeki değişimler ise şöyle olmaktadır: nefes alış verişi ve kalp atış hızı yükselir. Enerji düzeyi artar. Tansiyonumuz yükselir. Besinlerin emilim hızı azalır. Vücut harekete geçmeye hazırlanırken kas gücümüz artar. Gözbebekleri büyür, tükürük miktarı artar, mide asidi artar, solunum derinleşir, ter bezleri faaliyeti artar, tüm duyu organları hassaslaşır.Stresle baş edebilmede beslenme çok önemlidir. Sağlıklı beslenme günlük stresi azaltır anlamına gelmez, sağlıklı beslenme vücudun stres ile mücadele etmesinde ve hastalığa yenilmemesinde yardımcı olur.
Stresli zamanlarda bazı kişilerde yeme isteği artabilir! Stresin kaynağı ister fiziksel ister duygusal olsun vücut adrenalin salgılayarak reaksiyon vermektedir. Stres döneminde salgılanan hormonlardan bazıları kortizol ve seratonindir. Stresin besin ögeleri gereksinimine etkisi tam olarak bilinememekle birlikte metabolizmada bazı değişiklikler oluşmasına neden olmaktadır. Serotonin hormonu beyindeki sinir hücrelerine iletileri taşıyan hormondur. Beyin hücreleri daha fazla stres altında iken daha fazla serotonine gerek vardır. Karbonhidrattan zengin yiyecekler seratonin üretimini arttırırlar. Stres sürecinde vücudun yakıta ihtiyacı vardır ve bu yakıt karbonhidratlar ve yağdır. Stresli zamanlarda tatlı, cips, kızartma, çikolata kuruyemiş ve benzeri kalorili gıdaların ilk tercih olma sebebi hem yağ hem karbonhidrat içermeleridir. Alınan gıdaların tek dezavantajı kalori açısından zengin besin değeri açısından düşük olmalarıdır. Bu da fazla tüketimin ve sık tüketimin olduğu dönemde stresle beraber kişide kilo artışına sebep olmaktadır.”
STRES OBEZİTEYE DAVETİYE ÇIKARIYOR!
STRES OBEZİTEYE DAVETİYE ÇIKARIYOR!
DOĞUTÜRK DOĞUTÜRK
Sağlık
Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, stresin obeziteye davetiye çıkardığını söyledi. Şefika Aydın Selçuk, “Stres, pek çoğumuzun bildiği gibi, bizi zorlayan, kısıtlayan ve engelleyen olaylar, durumlar karşısında verdiğimiz tepkilerin tümüdür. Birçok insanın düşündüğü gibi sadece üzerimizde hissettiğimiz baskı ve gerginlikle sınırlı değildir” dedi.
Paylaş: