Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz zaferlerini masa başında değil er meydanında kazanmakla maruf bir milletiz. Bunun için de bugün her fırsatta sahada var olmamız, sahada güçlü olmamız, sahada başarmamız gerektiğini söylüyoruz. Suriye sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu da işte bu şekilde yıktık." dedi.
Başkan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonundaki konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayarak başladı.
Resepsiyona teşrif edenlere teşekkürlerini ileten Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladı.
"Bizlere bu zaferi kazandıran Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Gazi Meclisimizin tüm üyelerini, kahraman ordumuzun tüm askerlerini rahmetle yad ediyorum." diyen Erdoğan, terörle mücadele ve 15 Temmuz'da verilen şehitleri şükranla yad ederek, Allah'tan rahmet, gazilere sıhhat ve afiyet diledi.
Türk tarihinde ağustosun "zaferler ayı" olarak ayrı bir yere sahip olduğunu belirten Erdoğan, 1071 Malazgirt, 1473 Otlukbeli, 1514 Çaldıran, 1516 Mercidabık, 1521 Belgrad, 1526 Mohaç, 1571 Kıbrıs ve daha nice zaferlerin hep ağustos ayında kazanıldığını hatırlattı.
Kurtuluş Savaşı'nda da 1921 Sakarya ve 1922 Dumlupınar zaferlerinin yine ağustos ayında olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tabii Sevr Antlaşması'nın da bu ayda imzalandığını unutmuyoruz. Milletimizin zaferler ayında bize ölüm fermanımızı dayatmaya çalışanlara cevabımızı, yine aynı ay içinde vermiş olmamızı da önemli bir mesaj olarak görüyorum. Hiçbir zafer, ter ve kan kokusu olmadan kazanılmaz. Biz, zaferlerini masa başında değil, er meydanında kazanmakla maruf bir milletiz. Bunun için de bugün her fırsatta sahada var olmamız gerektiğini, sahada güçlü olmamız gerektiğini, sahada başarmamız gerektiğini söylüyoruz. Suriye sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu da işte bu şekilde yıktık. Cerablus, El-Bab hattında DEAŞ'ın, Afrin'de PYD/YPG'nin başını ezerek bu oyunu bozduk.
Aynı şekilde Irak'ta 1984 yılından beri kesintisiz sorun kaynağı olan sınırımızın Kandil istikametini güvenli hale getirmeye başlayarak 34 yıllık bir başka tezgahı daha bozma yolunda adımlar atıyoruz."
"TÜM SORUN ALANLARINDA AKTİF POLİTİKA İZLİYORUZ"
Sincar'ın yeni bir Kandil haline dönüşmemesi konusundaki kararlılığı her fırsatta ifade ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Suriye'de Münbiç'i Amerikalılarla görüşerek teröristlerden arındırmanın yollarını arıyoruz. İdlib'de yeni bir Halep faciası yaşanmaması için Ruslar ve İranlılarla ortak çalışmalar yürütüyoruz. Fırat'ın doğusundaki terör bölgelerini birer birer ortadan kaldırmaya yönelik hazırlıklarımız kesintisiz sürüyor." ifadelerini kullandı.
Kıbrıs'tan Ege'ye kadar Türkiye'nin çıkarlarını ilgilendiren tüm sorun alanlarında aktif politika izleyerek sahadaki varlığı güçlendirdiklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sahada yer almayı sadece askeri faaliyetlerle sınırlı görmüyoruz. Ülkemizin adını diğer alanlarda da en üst sıralara çıkartacak çalışmalar içindeyiz. Bugün Türkiye, kalkınma yardımlarında dünyada altıncı, insani yardımlarda birinci sırada yer alan bir ülkedir. Üstelik biz, diğer ülkelerden farklı olarak bir eliyle verip diğeriyle alan yardım anlayışlarına asla itibar etmiyoruz.
Bizim için insanların gönüllerine girmek, maddi zenginlik kaynaklarına girmekten çok daha önemlidir. Yardım faaliyetlerimizi de bu yaklaşımla yürütüyoruz."
"RÜZGAR ESSE NEZLE OLAN BİR TÜRKİYE VARDI"
Erdoğan, aynı şekilde ekonomide de "kazan kazan" anlayışıyla hem Türkiye'yi hem de iş yapılan muhatapları kollayan adil ilişki düzeni kurmaya çalıştıklarını belirterek, her alanda sahada olduklarını ve bunu sürdüreceklerini vurguladı.
Türkiye güçlendikçe karşı karşıya kalınan sorunların ve uğranılan saldırıların çapının da büyüdüğüne işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bundan çeyrek asır önce Türkiye'yi 3-5 milyar dolarlık operasyonlarla ekonomik olarak çok derin krizlere sokabiliyorlardı. Bugün bu rakamın 10-20 katı büyüklüğünde operasyonlara maruz kalıyor, yine de beklendiği gibi ekonomik çöküş yaşamıyoruz ve Allah'ın izniyle de yaşamayacağız. Eskiden siyasi ve diplomatik olarak kolayca köşeye sıkıştırılabilen, Avrupa'da, Amerika'da rüzgar esse nezle olan bir Türkiye vardı. Bugün neredeyse her gün aleyhinde açıklamalar yapılmasına rağmen, malum kredi derecelendirme kuruluşlarının o sanal verdikleri notlarla bize provokatif dereceler ilan etmelerine rağmen, biz kendi yolunda kararlılıkla ilerleyen bir Türkiye'de yaşıyoruz.
Ülke ve millet olarak gösterdiğimiz bu onurlu duruşun bedelini bize ödetmeye çalışanların olduğunu biliyoruz."
"16 SEMBOL SÜS OLSUN DİYE KONULMADI"
Erdoğan, "Türkiye'yi parmaklarının ucunda oynattıkları devletçiklerle karıştıranlara bu ülkenin binlerce yıllık tarihini hatırlatmak zorunda kalıyoruz." dedi.
Bundan 2 bin yıl önce, bugün kibirlerinden yanlarına varılmayan toplumlardan hangisinin nerede ne yaptığının bilinmediğini ancak ecdadın kurdukları devletlerle cihanı yönetmeye talip olduklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanlığı forsumuzdaki 16 sembol, oraya süs olsun diye konmuş değildir, her birinin bir anlamı vardır. Bunu söylerken asla kimseye büyüklük de taslamıyoruz. Bizim inancımızda ve kültürümüzde kibir, kendini üstün görme, gururlanma kesinlikle kabul edilemeyecek kötü hasletlerdir. Müslüman, üstünlüğü sadece takvada gören insandır ancak kime karşı da üstünlük göstereceğimizi iyi biliriz. Elhamdülillah biz de Müslümanlar olarak bu hassasiyetlere, bu ölçüye sıkı sıkıya bağlıyız. Bunları sadece bize büyüklük taslanamayacağını ifade etmek için hatırlatıyorum."
"Siyasi hayatımız, milletimize kibirle parmak sallayanlarla mücadele etmekle geçti." diyen Erdoğan, kendilerini milletin üzerinde sananların hepsinin de tasfiye olup gittiğini dile getirdi.
Erdoğan, "Şimdi aynı mücadeleyi, milletimizin bize tevdi ettiği sorumluluk gereği, uluslararası alanda ülkemize kibirle yaklaşanlara karşı veriyoruz. Allah'ın izniyle bunların da tasfiye olduğu günleri inşallah göreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Başkan Erdoğan, "Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgemizde uygulanan senaryoyu sadece ruhlarını ve bedenlerini emperyalizme kiraya vermiş olanlar olarak görmüyor, kabul etmiyoruz. Bunların dışında herkes, yaşananların farkında." dedi.
"MÜCADELEMİZ, MAZLUMLARIN SON UMUDUDUR"
Türkiye'nin, arkasında yüzlerce milyon kardeşinin duasıyla tarihi bir mücadele yürüttüğüne işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Arkamızdaki bu duanın gücünü, teknolojinin bize sunabileceği en ileri imkanlardan doğrusu daha önemli görüyorum. Bizim mücadelemiz, mazlumların ve mağdurların son umududur. Sadece kendimiz için değil, kalbini bize yöneltmiş herkes için bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak mecburiyetindeyiz. Ecdadımızın bize emaneti olan bu hissiyatı, bu bakış açısını, bu motivasyonu sonraki nesillere diri bir şekilde aktarmak için hedeflerimize mutlaka ulaşmamız gerekiyor. Bu bakımdan hep birlikte çok büyük bir mesuliyet altındayız.
Zaman zaman kullandığım meşhur meseldir: 'Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir süvariyi, bir süvari bir vatanı kurtarır.' Bu mücadele, her katkıyı içinde barındırdığı için çok değerlidir. Geçtiğimiz süreçte ülkemize yapılacak en büyük hizmet ise birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sahip çıkmak olacaktır. Cumhurbaşkanından en alt düzeydeki memuruna, iş adamından sivil toplum gönüllüsüne kadar hepimiz, bu anlayışla daha çok çalışmalı, daha çok gayret göstermeliyiz."
Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı tebrik etti.
Sınırlar içinde ve dışında milletin ve devletin bekası uğrunda gece gündüz görev yapan kahraman askerlere, polislere jandarmalara, güvenlik korucularına selamlarını gönderen Erdoğan, bin yıldır bu vatanı korumak için hayatlarını feda etmiş şehitlere Allah'tan rahmet diledi, 15 Temmuz destanını kazandıran millete şükranlarını ifade etti.