AK Parti Erzurum İl Başkanlığında, 28 Şubat "postmodern darbe"nin 25. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen programa, AK Parti Doğu Anadolu Bölge Koordinatörü ve Kilis Milletvekili Reşit Bingöl, AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban, AK Parti İl Başkanı Mehmet Emin Öz, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Fevzi Polat ile ilçe başkanları ve partililer katıldı.
Öz, 28 Şubat'ta MGK'de alınan kararlarla Türkiye'nin çok büyük sıkıntılar yaşadığını söyledi. O tarihten sonra Türkiye’nin bir daha belini doğrultamadığını ve ülkenin 2001 kriziyle karşılaşarak resmen iflas ettiğini ifade eden Başkan Öz, “Bunun en büyük sebebi 1997'deki bu 28 Şubat sürecinde alınan kararlardı. 'Yeşil sermaye', 'imam hatip', 'başörtülü kızlar' dendi ve toplumun neredeyse yüzde 80'ine yakını bir şekilde hırpaladı." diye konuştu.
28 Şubat'ın mağdurunun ve kahramanının Necmettin Erbakan olduğunu ve 27 Şubat’ın da ölüm yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "Necmettin Erbakan Hoca hayatı boyunca Türkiye kalkınsın, kendi parasıyla alışveriş yapsın, ayakları üzerinde dursun, silah sanayisini geliştirsin, Türkiye'de Müslümanlar, muhafazakar aileler ve insanlar siyaset yapsın diye uğraştı, ama Batı emperyalizmi yerli iş birlikçileriyle bir olup onu 28 Şubat'ta toplumun gözünden düşürmek ve iktidardan uzaklaştırmak için büyük gayret sarf etti. Aslında 28 Şubat sürecinin en önemli sebebi; Necmettin Erbakan'ın ilk defa Türk parasıyla yabancı ülkeler arasında alışveriş yapmayı ve denk bütçeyi getirmesiydi, diğerleri tali sebeplerdi." ifadelerini kullandı.
Başkan Öz, konuşmasının devamında AK Parti Genel Merkezi tarafından 28 Şubat ile ilgili hazırlanan bildiriyi okudu.
Bildiride şu ifadelere yer verildi: “25. yılını geride bırakan ve 'post-modern' darbe olarak adlandırılan 28 Şubat süreci, milletimizin inancına, iradesine, değerlerine, insan haklarına, demokrasiye ve özgürlüklere yapılan fiili bir darbedir.
Motivasyonunu 27 Mayıs darbesinden alan 28 Şubat; bir darbenin tarihi olduğu gibi vesayetin, antidemokratikliğin, karanlık bir zihniyetin de ismi olarak tarihe geçmiştir.
28 Şubat’ta sözde 'irtica tehdidi' ile medya, darbeci zihniyete ram olarak 'Topyekün Savaş' manşetleri atmış, Ankara sokaklarında tanklar yürütülmüş, anti-demokratik MGK kararları alınmış, 'demokrasiye balans ayarı' denilerek dönemin hükümeti istifaya zorlanmıştır. '1000 yıl sürecek' dedikleri 28 Şubat Post-Modern darbesi ile insanlar ayrımcı, ötekileştirici, insan haklarına aykırı uygulamalara maruz bırakılmış, milyonlarca insanın hayatı karartılmıştır.
Kadınlarımız ve genç kızlarımız, ne acıdır ki bu karanlık sürecin en büyük mağdurlarından olmuştur.
Darbecilerin kurduğu ikna odalarında nice kadın, inançları hiçe sayılarak horlanmış ve baskıya maruz kalmıştır. Başörtüleri açılmaya zorlanmıştır. Bu odalarda psikolojik baskılara maruz bırakılan kızlarımızın çoğu üniversitelerdeki, liselerdeki eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalmış ve etkisi bugün dahi süren travmalar geçirmiştir. Kanunsuz başörtüsü yasağı ile kadınların çalışma hayatında var olmaları engellenmiştir.
Siyasi görüş ve inancından dolayı insanların; çalışma, eğitim, ibadet, düşünce ve ifade özgürlükleri gibi temel hakları ellerinden alınmıştır. Ülkesi, milleti için çalışan ve üreten sermaye dahi kategorize edilerek 'Yeşil sermaye' adı altında ötekileştirilmiştir.
28 Şubat darbesi, vesayetçi sistemin ilk tezahürü değildir; maalesef sonu da olmamıştır. 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi de aynı kaynaktan beslenen vesayetçi sistemin dışa yansıyan bir suretidir.
Ülkemizde yaşanan bazı gelişmelere ve dillendirilen, mırıldanılan, hayali kurulan özlemlere bakılırsa 28 Şubat zihniyeti ne yazık ki bazı mahfillerde hala diriliğini korumaktadır. Devletimizin 28 Şubat’ın acılarını sağaltmak ve iyileştirmek adına yaptığı muazzam çalışmalarına rağmen bu zihniyetin söylemleri, eylemleri ve kamuflajlı darbe yılları nostaljileri; kabuk bağlayan yaralarımızı kanatmaktadır.
Vesayetçi zihniyetle mücadelemiz biz var olduğumuz sürece devam edecek inşallah. 28 Şubat için 'bin yıl sürecek' diyenler unutmasın ki 28 Şubat bin yıl sürmedi; ancak biz 28 Şubat’ı bin yıl geçse de unutmayacağız. Demokrasimize ve Milli İrade’ye her zaman sahip çıkacağız. 15 Temmuz Darbe girişiminde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Milletimizle beraber gösterdiğimiz mücadele bunun ispatıdır.
Bu vesile ile ülkemizde 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz gibi insan onurunun, insan haklarının, demokrasi ve değerlerimizin hiçe sayıldığı günlerin bir daha yaşanmaması için var gücümüzle çalışmaya devam ediyor, 20 yıldır her şartta ve koşulda özellikle darbeler karşısında yanımızda olan milletimize şükranlarımızı sunuyoruz.”