Vedat REFAYELİ
Bir defa sezona takımı süper lige çıkartan Mehmet Altıparmak ile başlanılması doğru oğlu doğruydu. Kimse yalandan kalkıp hataydı falan demesin, çünkü başka türlüsü yanlış olurdu.
Sonrasında Mehmet Özdilek ile anlaşılması da iyi niyetle yapılmış bir anlaşmaydı. Ama o da olmadı ve onunla da bir süre sonra vedalaşıldı. Acıtsa da bazen gitmek gerekir ve o sebeple Özdilek’in de ayrılığı doğru olmasa dahi en azından yanlış değildi.
Daha sonra, hem de kritik bir viraja dönüldüğünde elbette ki bu takımın başına bir teknik adam gerekliydi. Hoş ne kadar duygusal davransak da ne Zafer Demir ne de Adem Çağlayan ile filan bu işler yürümeyebilirdi. En azından bu isimler ile yola devam çok riskliydi. Kaldı ki sadece Zafer Demir ve Adem Çağlayan özelinde değil, herhangi düşük kalibrede isimli bir teknik adam da risk anlamını taşırdı.
***
Nihayetinde artık kalan haftalar hayat-memat meselesiydi. Herhangi bir teknik adam ile korkulan olursa, takım küme düşerse bunun sancısı büyük olurdu. İşin ucunda can korkusu olduğu için de kimden çıktıysa o isim, onu takımın başına getirerek akılcı bir iş yapıldı.
Evet. Hamza Hamzaoğlu böylesi kritik bir dönemde el sıkışılacak en isabetli isimdi. En azından G.Saray’da şampiyonluk yaşamış, toplumla barışık, sakin ve de saygınlığı ile tanınan Hamza Hamzaoğlu ismi en azından olası her türlü akıbet karşısında doğru oğlu doğru bir isim oldu. O açıdan ben Hamza Hamzaoğlu’nu kim düşündü ve takımın başına getirdiyse onu bir kere daha kutluyorum.
Çok zeki, hem de çok zeki olmalı. Bir taş ile iki kuş vurulması böyle bir ey olsa gerek! Dileğim, o Hamza Hamzaoğlu’nun takımı ligde tutarak en azından Mehmet Altıparmak gibi efsane bir hoca olarak hafızalarımızda yeralmasıdır.