1968 Fransa'da başlayan kısa sürede dalga dalga dünyaya yayılan fakat batıda bittiği halde Ortadoğu'da ve Özellikle Türkiye'de bitmeyen acı bir terör zinciriyle karşı karşıyayız.
Orta Doğudaki terör; İsrail- Filistin sorunundan kaynaklanırken, Türkiye'deki terör önceleri sağ-sol kavgalarıyla devam etmiş, son otuz yıldır PKK'nın temsil ettiği Irkçılık üzerinden sürdürülmektedir.
Ortadoğu kökenli terörün iki ana kaynağı var. Birincisi İsrail'in durmak bilmeyen yayılmacı ve işgalci anlayışı, ikincisi özellikle Amerika Birleşik Devletlerinin bölgede yeni sınırlar çizeceğim anlayışı. Avrupa ise kendi çıkarları için bu konuda ABD ve İsrail'e destek vermesidir.
Afganistan savaşıyla başlayan acılı yıllar, önceleri Afgan mücahitleri vasıtasıyla götürülürken bugün artık herkesçe bilinen El-Kaide, Taliban, El- Nusra, IŞİD ve ne kadar radikal gurup var ise CIA', MOSAT'ın marifetinden başka bir şey değildir.
Eğiten, donatan ve yönlendiren hep bu ABD-Batı ittifakının bölgedeki yüz yıllık çıkarları içindi. Bush Irak'ı önce İstikrarsızlaştırıp sonra işgal ederek dört milyon insanın göç etmesine, yüz binlercesinin ölmesine sebep olması elbette bu bataklığın doğmasına sebep oldu.
Arap baharıyla Tunus, Cezayir, Libya, Mısır ve Suriye'de batının rolü elbette en üst düzeyde idi. Menfaatleri devam ettiği ölçüde bölgeyi karıştırdılar, karışması için zemin hazırladılar, gizli örgütleriyle insanların ölmesine sebep oldular sonra kenara geçip kıs kıs güldüler.
Batı için satılacak silah, sömürülecek petrol vardı bölgede. Bunu yapabilmek için her yolu meşru saydılar. Rejimlerin altını oydular. Yerine göre, aşiretleri(Irak örneğinde olduğu gibi) yerine göre mezhepleri (Hizbullah Örneğinde olduğu gibi) desteklediler. Yerine göre oluşturdukları sosyal gurupları hareketlendirerek amaçlarına ulaşmaya çalıştı ve bölgeyi kan gölüne çevirdiler.
Almanya, Fransa, İngiltere, İsrail ve başta ABD insanların ölmesi için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Uçaklarla bombaladılar. Namuslarını ayaklar altına aldılar ve alttan destekledikleri guruplara (Çekiç Güç örneğinde olduğu gibi) silah ve mühimmat verdiler. Bu onların işlerine geliyordu.
Suriye'de 11 milyon insan evinden yurdundan edildi. 300.000 fazla insan öldü. Öldürende ölende dün komşuydu. Akrabaydı, aynı devletin vatandaşıydı. Bu batı için bir anlam ifade etmiyordu. Türkiye'deki 2 milyon mülteciye bir yudum su bile vermediler ne zaman ki göç kapılarına dayandı feryada başladılar.
1970-1980 arasında on binlerce Anadolu insanı ölürken acaba o silahların kaynağı nereydi dersiniz? 1984 yılından sonra başlayan Irkçı saldırılar Türkiye'de on binlerce insanın ölümüne sebep olurken, milyarlarca dolar silah tüccarlarının kasasına girerken perde arkasında sorarım kim veya kimler vardı?
Amerika ve batı istihbaratları bugün terörün kaynağı dediği yerlerde cirit atıyor, terörist devşiriyor yeri ve zamanı geldiğinde aleni olarak kullanıyorlardı. Ankara, İstanbul, Reyhanlı, Diyarbakır, Maraş ve Çorumda patlayan bombalarda batılı gizli örgütlerin hiç mi payı yoktu?
Elbette vardı. Tarih bir gün bunları yazacaktır. Yazması da lazımdır. İnsanların, bölge, mezhep, aşiret, felsefi görüş kanaatlerine göre nasıl ve kimler tarafından eğitildiği, kullanıldığı öncelikle BM'ye düşmektedir.
Bugün Paris'te meydana gelen menfur terör saldırısını elbette her insan kınar, kınamalıdır. Dünyanın neresinde olursa olsun terör ve teröre destek verenler insanlık suçu işlemektedir.
Sonuç olarak dünyada terörün durması için başta ABD, İsrail, İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya olmak üzere sahip oldukları istihbarat örgütlerini, bunlara bağlı çalışanlarını bu bölgeden derhal çekmeli, bölgede meşru devletlerin ve idarelerin oluşmasına demokratik yönden destek vermeli, her türlü despotizme ve diktatörlüğe kayan yönetimlerden desteğini çekerek bölge insanının yanında sadece insan oldukları için destek vermelidir.
Bölgeye sattıkları silahların yerel gurupların eline geçmesini bir an önce önlemeli, hiç bir ırki, mezhebi, felsefi görüşün yanında ve arkasında olmamalıdırlar. Son olarak evlerinden göç eden insanların evlerine, köylerine ve ülkelerine geriye dönüşleri sağlanmalıdır. Yoksa Terör bugün Paris'i yarın bir başka yeri vurur.