Sıklıkla “Tevbe edin” tavsiyesini işitir, duyarız.
Her işin, eylemin şartı şurtu vardır, yolu yordamı vardır, da tövbe etmenin yok mudur; elbet vardır ama tövbe etmeyi tavsiye edenler bu şart şurt üzerinde durmazlar.
Vaizlerde, hutbelerde dini program yapan radyo ve televizyonlarda, dini hikâye olarak anlatılan bir tefrika vardır ki şimdi bazı yerlerde de hadis olarak işitmekteyim: Günahkâr bir adam ilerlemiş yaşına kadar günah işlemiş haldeyken susuz bir köpeğe su verir ve Peygamberimiz “Onun günahları affoldu, onu cennette gördüm” diye güya haber verir.
Peygamber Efendimizin (SAV) adı geçen bu hikâye birçok yönden hatalıdır. Peygamberimiz, gayb bilgisini Allah CC O’na vermeden bilemez ve haber veremez. Günahların bağışlanması için pişmanlık, tövbe etmek, kul hakkı varsa iade edilmek gerekir. Kişinin günahlarından temizlenmesi ise Büyük Din Günü olan Fatiha 3. Ayette bildirilen büyük mahkemede Allah’ın Hâkimlik yapacağı ve “Şahit olarak Ben yeterim” dediği zamanda hesaplar görülecek, af beratları orada alınacak.
Allah birçok ayeti kelimede günahlarımızdan tövbe etmemizi emrediyor, tövbelerin kabul edileceğini de müjdeliyor.
Tövbeyi anlatanlar tövbe etmeyi çok basite almışlar gibi görünüyor. Hele kuldan tövbe alanları hiç saymıyorum bile.
Tövbe Nasuh tövbesi olarak yapılmalıdır. Nasuh tövbesi demek; günaha bir daha dönmemek üzere yapılan tövbedir. Kişi kullara veya bir kula karşı günah işlemişse onun hakkını iade etmeli, gönlünü almalı ve sonra tövbe etmelidir. Kişi kamuya ait bir zimmet, zarar verme gibi bir suç işlemişse, üzerindeki zimmeti iade etmeli, dünyadaki cezasını çekmek için gerekli kurumlara müracaat etmeli, nasuh tövbesi etmeli ve Allah’ın büyük mahkeme günündeki kararına kadar da affedildiğinden emin olmadan, pişmanlıkla tövbesine devam etmelidir. Şirk konusu İslam’da en tehlikeli, hassas ve dikkat edilmesi gereken bir konudur. İnsanlar bir şekilde şirk batağında olabilirler. Allah’tan başkasından bir şey beklemek, başkasının kendi gücü olduğuna inanmak, Allah’tan başkasının günahları affedebileceğine inanmak şirktir.Tövbe etmek farzdır. Tövbelerimizi yaparken üzerimizde kul hakkı olmaması, midemizde haram lokma olmaması, adaleti terk etmemiş olmamız çok ama çok önemlidir. Büyük günah olarak, zina, içki, kumar, gıybet, sui zan, adam öldürmek, tartıda hile yapmak, zimmete mal geçirmek, hırsızlık, fiili livata, yalan söylemek, rüşvet alıp- vermek, iftira etmek, fitne çıkarmak, insanları kandırarak hileli mal satmak! Haramları helal gibi sunmak ve daha yüzlerce günahtan temizlenmek için, tertemiz olmak için tövbe edip bütün kirli işleri terk etmek azlım, yoksa birisini terk etmekle olmuyor bu işler! Allah yakınlarımızın aleyhine bile olsa adaletten ayrılmamamız gerektiğini emretmiştir! Bunu aile içi ve dışı durumlarda yanlı olarak davranan veya işe girmesi için torpil arayıp bulan ana babalar için hatırlattım.
Başkasının hakkını hak etmeyene verenlerin bir tövbeyle işten sıyrılabileceklerini, Allah’ın kendilerini affedeceklerini düşünmüyorlardır herhalde!
İslam dümdüz, lekesiz, saf ve temiz; tövbe etmek için illa temiz olmaya karar vermek ve üzerindeki kul haklarını sahiplerine iade ederek tövbe etmek gerekir.
Merhametli olmakla büyük günahlar affolunmaz, günahlara pişman olup, kul haklarını iade ile affolunur!
Şeytan, Allah’ın rahmeti ve affediciliğiyle sizi kandırmasın, (Fatr 5 ) Allah’ın affı ve mağfireti temiz olanların üzerinedir.