Türkiye’de darbeler tarihine bakan herkes, askeri müdahaleler öncesinde Türkiye’nin hep bir ivme ve çıkış yakaladığını görür.
27 Mayıs…
12 Eylül…
28 Şubat…
17-25 Aralık ve 15 Temmuz…
Hele aralardaki ayaklanma, kaos ve karmaşa girişimlerini hiç hesaba katmıyoruz bile…
Hepsinin sebebi belli, gelişen bir Türkiye’ye karşı hazımsızlık. Çünkü güçlü bir Türkiye demek, üzerinde yaşadığımız bu coğrafyada bütün iplerin elimize geçmesi demek olacağından emperyalistlerin korkulu rüyası olmaya devam ediyoruz.
Düşünün bir kere!
Dünyanın iki yakasını bir araya getiren köprüsünüz ve tüm dünyanın sizin bulunduğunuz bu coğrafyada gözü var.
Doğal olarak darbeler de görürsünüz, hainler de görürsünüz, kaos ve karmaşaları da yaşarsınız.
İşte bu anlamda 15 Temmuz gerçekten de milat olmuştur.
15 Temmuz, bu ülkede millet iradesini artık egemen güç haline getirmiş ve Türkiye’yi gelecekte bekleyen muhtemel belalardan da kurtarmıştır.
Kim ne derse desin, 15 Temmuz’da Türkiye uçurumun kenarından döndürülmüştür ve bunu mümkün hale getiren de, yine bu millet olmuştur.
15 Temmuz’un 4’üncü yıl etkinliklerinde bunu bir kez daha gördük ve anladık ki; gerçekten de bizler çok büyük bir belayı bertaraf etmişiz.
Hamdolsun bugün millet olarak el ele, kol kolayız… Millet olarak birlik halindeyiz, beraberlik ve bütünlük içindeyiz.
Daim olsun inşallah…
Bu arada Erzurum’daki 15 Temmuz etkinliklerinin organize edilmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunmakla birlikte, o mel’un gecede hayattan kopartılan şehitlerimize de Allah’tan rahmet niyaz ediyoruz.
Ruhları şad, makamları cennet olsun.
Ve 15 Temmuz’u unutanın ve unutturmaya çalışanın da, sadece bir tek ifadeyle kalbi kurusun!
Unutmadık, unutturmayacağız!